İsraf haramdır. Zira malı gayesine uygun kullanmayarak zayî etmektir. Mal, dünya nimetlerinden ve Allâh (c.c.)’un emanetindendir. insan hayatı onunla rahata kavuşur. Kişi, kendi ihtiyacı olmasa bile başkalarının bu rahata ihtiyacı varsa malını onlara harcamaktan alıkoyup emredilmeyen yerlere harcamakla bu emaneti yerince kullanmamış ve ona ihanet etmiş olur.

İbâdetlerimizin çoğu mal sarf etmekle meydana gelir. Meselâ, namâzın şartlarından olan setr-i avret farzı, giyime sarf edilecek mal ile mümkündür. Hac, zekât, cihad, vâcip olan sadakalar, kefaretler, ölenlerin vasiyetleri ve diğer hayrat, cami, medrese, mektep, hastahane, çeşme ve bilumum halkın hayrına yapılacak hizmetler, hep mal sarfı ile hasıl olur.

Binaenaleyh mal muhteremdir. Onu, dinî ve hayatî fayda olmayan yerlere sarf ile israf etmek haramdır. Böylece serveti güzelce muhafaza edip yerince kullanmak farzdır. Aynı zamanda böyle hareket etmek, nimete şükür demektir.

Ayet-i kerimelerinde Allâhü Te’âlâ Hazretleri buyuruyor ki: “Râhmanın o kulları ki, harcadıkları zaman ne israf ederler, ne de sıkılık ederler. Harcamaları ikisi arası ortalama kıvamdadır.” (Furkan s. 67)

Resûlullâh (s.a.v.), israfın abdest suyunda dahi olduğunu beyân ve o israfı da men etmişlerdir ki, israfın zemminde (yermek) kâfidir. Ashab (r.a.e.)’den Sa’d abdest alırken Hz. Resûl (s.a.v.) Efendimiz:

“Bu israf nedir, ya Sa’d?” buyurması üzerine Sa’d: “Abdest suyunda israf olur mu, ya Resûlallâh?” demesine karşılık Hz. Resûl (s.a.v.) Efendimiz’in: “Evet, akan ırmak üzerinde abdest alsan yine israf olur.” diye buyurduğu rivayet olunmuştur.

Şeriat ölçüsünce batıl ve ihtiyaç dışı yerlere harcanan malların hepsi israftır.

(Ahmed Kemâleddin Üstün, 54 Farz Şerhi, s.377-378)