Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyuruyorlar: “İslâm beş (şey) üzerine bina edilmiştir, Allâhü Te’âlâ’dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed (s.a.v.)’in, O’nun Peygamberi  olduğuna  şahadet  etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kabe’yi haccetmek, Ramazan orucunu tutmak.” (Buhârt. İmân)
Efendimiz (s.a.v.)’in “islâm beş şey üzerine bina edilmiştir” sözünden; bu beş şeyi yapanın, müslümânlığının tam olduğu anlaşılır. Nasıl ki bir ev gerekli şeyler yerine getirilince tamamlanırsa islâm da beş şey yerine getirilince tamamlanır. Bu bina ma’nevî  bir binadır.
Ancak maddî binaya benzetilmiştir. Aralarındaki benzetme yönü de, maddî binanın bazı temelleri yıkılınca tam olmayacağı gibi, ma’nevî binanın da böyle olacağıdır. Bunun  için Peygamber  (sav):
“Namaz dînin direğidir. Onu terk eden dînini yıkmış demektir” diye buyurmuşladır. Diğer esâslar da aynen böyledir.
Allâhü Te’âlâ da mü’mînler ile münafıklar için şu Âyeti-Kerîme’yi indirmiş ve şöyle buyurmuşlardır:
“Binasını Allah korkusu ve rızâsı üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır; yoksa, yapısını yıkılacak bir uçurumun  kenarına kurup onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah, zâlimler  topluluğunu  doğru yola iletmez.” (Tevbes.109)
Allah (c.c.) mü’minlerin binasını sapasağlam duran bir dağ üzerine yapılmış bir binaya, kâfirlerin binasını ise, ayakta kalamayacak ve uçurumun kenarına yapılan binaya benzetiyor. Neticede denizin uçurumla birlikte binayı göçürüp sulara gömdüğü gibi kâfir de cehenneme düşer ve helak olur. Hadîs’te geçen beş şey binanın temel taşlardır.
Diğer farzlar ve Sünnetler (vâcib ve müstehâblar) ise, tamamlayıcı olan şeylerdir ki onlar da binanın süsleridir.
(İmâm-ı Nevev (rh.a.), Kırk Hadîs, 39-41 .s.)