Ak ıllı  olan Mü’minler için en doğru iş, Sünnet-i seniyyeye uymak olup, bid’at sahibi ve taşkınlık yapanlardan olmamaktır. Sapıtmamaları ve ayaklarının kayıp, kor-kunç uçuruma düşmemeleri için, bu hususta çok derine  dalmamah, zorlanmamalıdır. Abdullah  bin  Mes’ûd (r.a.); “Sünnet-i seniyyeye uyun, bid’at sahibi olmayın, bu size yeter” buyurdular. Her  Mü’minin  Sünnet  ve  cemâate  uyması lâzımdır. Sünnet, Resûlullâh   (s.a.v)’den   sözle,   fiille veya sükût edi-kabul etmek suretiyle gelen şeylere denir.  Ya’nî Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in sözü, işi ve anlatmasıdır. Cemâat ise, dört büyük halîfe (r.a.e.)’in  hilâfetleri zamanında,  Resûlullâh  (s.a.v.)’in  Ashabı  (r.a.e.)’in, onun işlemesi üze-rine birleştikleri Sünnetleridir. Bid’at sâhibleri ile münakaşa ve kavga etmemeli, onla-ra yakın olmamalı, onlara selâm vermemelidir. Bid’at  sâhibleri  ile  bir  arada  oturmamalı,  arkadaşlık etmemelidir.  Resûlullâh  (s.a.v):  “Bir  kimse, bir bid’at sahibine Allah için kızarak baksa, Allâhü Te’âlâ, o kim senin  kalbini  emniyet ve îmânla doldurur. Bir  kimse Allah için bid’at sahibini zecr ve men’eylese (yaptığın- dan alıkoysa), Allâhü Te’âlâ kıyamette o kimseyi emn ü emanda (emniyette)  bulundurur.  Bir  kimse  bid’at  sahibini aşağı  görse, Allâhü  Te’âlâ o kimsenin Cennette derecesini, yüz kat yükseltir. Bir kimse bid’at sahibiyle güler  veya  onu  sevindirecek  bir  hâl ve söz ile  görüşürse o kimse  Allâhü  Te’âlâ’nın  Muhammed  aleyhi’ssalâtü ve’s selâm üzerine indirdiği şey’i istihfaf etmiş,hafife almış olur” buyurdular. Ebû Eyyûb Sahtiyânî (rahimehullâh) der ki; bir kimseye Sünnetten bir   şey söylendiğinde, o kimse: “Bana Sünnetten anlatma, Kur’ân’dan haber ver” dese, biliniz ki o sapıktır.
(Abdülkâdir-i Geylânt (Ics.), Gunyetü’t Talibin, 118-119.s)