İmâm-ı A‘zam (r.a.), Hz. Hüseyin (r.a.)’in torunu Muhammed Bâkır (r.a.) ile Medîne-i Münevvere’de karşılaştıkları zaman: “Sen ceddim Resûllullah (s.a.v.)’in hadîs-i şerîflerine kıyâs ile muhâlefet ediyormuşsun” demiş.
İmâm-ı ‘zam (r.a.) de: “Hayır efendim! Allâh (c.c.) korusun, bunu hiçbir zaman kabul edemem. Oturunuz da anlatayım. Ceddiniz (s.a.v.) hürmetine hepimiz sizlere saygı göstermeye mecbûruz.” Muhammed Bâkır (r.a.) oturunca, İmâm-ı ‘zam (r.a.) de karşısında diz çöküp oturarak şöyle demiştir: “Acaba erkekler mi daha zayıftır, kadınlar mı?”
“Kadınlar” cevabını alınca:
“Mîrâsta hangisinin payı fazladır?” diye sordu.
“Erkeklerin” deyince: “İşte ben, eğer kıyâs ile hükmetmiş olsaydım, kadınların payını artırırdım” dedi. Daha sonra:
“Namaz mı daha fazîletlidir, oruç mu?” diye sordu.
“Namaz daha fazîletlidir” deyince: “Eğer ben re’y ile hükmetsem, hayızlı kadınlara namazı kaza etmeyi emrederdim, orucu değil” diye cevap verdi.
Sonra dedi ki: “Bevl (idrar) mi daha pistir, yoksa meni mi?”
Muhammed Bâkır (r.a.):
“Bevl (idrar) daha pistir” deyince İmâm-ı ‘zam (r.a.) şöyle dedi:
“Eğer ben re’ye uyanlardan olsaydım, meni sebebiyle değil; bevl sebebiyle guslü gerekli kılardım.
Ben hadîs-i şeriflere aykırı görüş belirtmekten Allâh (c.c.)’a sığınırım. Gâyem Hz. Peygamber (s.a.v.)’in sözlerine hizmet etmektir.”
Bunun üzerine Muhammed Bâkır (r.a.) yerinden kalkıp İmâm-ı A‘zam (r.a.)’in mübârek alnından öptü ve tebrik etti.
(İbn-i Hacer el-Heytemî (rh.a.), İmam Ebû Hanife (r.a.), 232.s.)