Abdullâh ibn-i Zübeyr (r.a.)’den minber üzerinde şöyle dediği işitilmiştir: “Bağışlama yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (‘raf s. 199)
Âyeti okuduktan sonra dedi ki: “Allâh’a yemin ederim! Bu âyet-i kerîme ile insanların ahlâkından en kolayını almaktan başka bir şey ile emredilmemiştir. Allâh’a yemin ederim ki, ben insanlarla arkadaşlık ettiğim müddet bunu uygulayaca¬ğım, (insanlar için günah olmayan kolay tarafı tutacağım, on¬lara iyi muâmele edip güçlük çıkarmayacağım).” (Ebû Davûd)
‘raf sûresinin 199 uncu âyet-i kerîmesinde üç hususa işâret buyurulmaktadır :
1. İnsanlara affı ile muâmele etmek. Affın lügat manâsı; bağışlamak, silmek, yok etmektir. Af kelimesi Cenâb-ı Hakk’a nispet edildiği zaman, kullarına azâb etmeyişi, onla¬rın günâhlarını mahvedişi ve silmesi manâsını taşır. Ayrıca bir şeyin en iyisine, en seçkinine ve enfesine de af denir. İnsanların af ile muâmele etmesi, hem kendilerine edilen zulmü bağışlamaları, hem de ahlâkın iyi ve kolay tarafını seçerek hemcinsleri ile geçinmeleri ve idare etmeleri de¬mektir. İşte Cenâb-ı Hak bize bunu emretmektedir.
2. İkinci husus olarak Allâhü Te‘âlâ bize ma‘rufu (iyilik etmeyi) emretmektedir. Allâhü Te‘alâ’nın ve Peygamberi’nin emirleri gereğince hareket etmek ve bu buyrukları tavsiye edip öğretmek hep ma’ruf olan işlerdir. Her mükellef elinden geldiği kadar öğrenip yaşamak ve başkasına da öğretip tat-bikine çalışmak sorumluluğunu taşır. Bu, müminlere düşen önemli bir vazifedir.
3. Cahillerden yüz çevirmek, gerçeği kabul etmeyen ve söz dinlemeyen inatçı cahillerden hoş ve iyi bir hareketle yüz çevirmek gerekir. Çünkü cahiller sözlerini bilmezler, fesâd çıkartmaya sebep olurlar ve ahengi bozarlar. Buna meydan vermemek için sabırla ve yumuşak bir huyla müca¬deleyi terk etmek lâzımdır.
(İmâm Buhârî, Edeb-ül Müfred, c.1 s.259-260)