Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’in getirdiği dinde haram olduğu bilinenleri helâl bilmek küfürdür. Meselâ: Şarab içmenin, kız kardeş ve benzeri mahremlerle evlenmenin caiz olduğunu iddia etmek, zaruret zamanları dışında ve şer’î bir şekilde kesilmeyen hayvanların eti, kanı ve domuz etinin yenmesinin caiz olduğunu iddia etmek küfürdür.
Küfür kelimesini ve sözünü, konuşana rızâ göstermek kasdıyla gülmek, onu doğrulamak ve te’yid etmek maksadıyla alkışlamak da küfürdür. Harâm bir içkiyi içerken, zina yaparken Besmeleyi Şerîf’i okumak, helâl olduğunu iddia ederek ve zaruret hâlleri dışında kıbleye yönelmeden namaz kılmak veya kasden abdestsiz olarak namaza durmak, alay etmek kasdıyla kâfir olmayı gerektiren bir kelimeyi söylemek inanmadan söylenmiş olsa bile gene küfürdür.
Allah (c.c.)’den ve merhametinden tamamıyla ümid kesmek, meselâ: Allah hiçbir kuluna merhamet etmez demek; Allah (c.c.)’nun azabından emîn olmak, meselâ: İtaatkar olsun veya âsî olsun Allah hiçbir kulunu cehenneme atmaz’ demek ve kıble ehlini tekfir etmek küfürdür.
Bu ve bunun benzeri konular Fıkıh kitâblarında delilleriyle açıklanmıştır. Zamanımızda Fıkıh kitâbları kenara itilip bu yolda araştırmalar da yapılmadığı için, birinin ağzından çıkan sözden veya giydiği elbiseden dolayı küfürle itham edildiği bir gerçektir. Halbuki Müslümâna kâfir demek bizzat küfürdür.
Aynı şekilde Müslümânı kâfir eden birçok söz ve davranışlar da vardır ki sık sık söylenildiği ve yapıldığı hâlde o kişi hâla Müslüman olduğunu iddia eder.
(Mehmed Çağlayan, Ehl-i Sünnet ve Akaidi, 280-281)