Her Müslümân’ın “LÂ İLÂHE İLLALLÂH” Kelime-i Tevhîd’ini çok söylemesi gerekir. Gece gündüz Allâh (c.c.)’e yalvarmalı ve Allâh (c.c.)’den îmânını korumasını istemelidir. Çünkü bu cümle ondandır. Bununla beraber kötü işlerden de sakınmalıdır. Çünkü insanların çoğu Kelime-i Tevhîd’i söylerler; ama son nefeslerinde de îmânlarını kurtaramazlar. Bunun sebebi ise onların kötü davranışlarıdır. Bu yüzden îmânsız olarak dünyadan göçüp giderler.
Böyle bir şeyden Allâh (c.c.)’e sığınırız. Bundan daha büyük musîbet mi olur? Bir kimseyi düşünün ki ömrü boyunca adı Müslümânlar arasındadır. Kıyâmet Günü dirilince ismi kâfirler arasında olur. İşte asıl böylesi için hayret edilir. Kiliseden, mecûsîlerin ateşgedesinden çıkıp cehennem’e giren için hasret duyulmaz. Asıl hasret ona duyulur ki câmiden çıkar, cehenneme atılır. Bu ise yaptığı kötülüklerin ve gizli işlediği harâm işlerin bir sonucudur. Birçok kimseler vardır ki eline halka âid bir mal geçer. “Şimdi bunu harcayayım; sonra veririm ya da helâllık alırım.” der; ama hakk sâhibini râzı edemeden ölüp gider. Bir kimsenin de karısı ile arasında harâm bir durum vâki olur. “Nasıl bırakabilirim? Çocuklarımız var.” der, bunda ısrâr eder. Bu hâlde iken eceli gelir, ölür. Bu ve buna benzeyen harâmların işlenmesinden ve harâmlarda ısrârdan dolayı insanlar îmânsız giderler.
Ölümün ne zaman geleceğini bilemezsin. Bil ki ömür azdır. Boşa geçirildiğinde hasret ve pişmânlık uzun olur. Bunun ilâcı ise harâmlardan kaçarak ihlâsla “Kelime-i Tevhîd”i çok söylemektir.
ŞIRKTEN VE KÜFÜRDEN KORUNMAK İÇIN
SABAH AKŞAM OKUNACAK DUÂ:
“Allâhümme innî eûzü bike min en üşrike bike şey’en ve ene a’lemü ve estağfirüke limâ lâ a’lemü inneke ente allamül guyub.”
“Ey benim Rabbim! Bir şeyi sana şerik (ortak) koşmaktan sana sığınırım ve hâlbuki ben bilirim ve bilmediğim şey için senden mağfiret taleb ederim. Zira sen gaybleri bilicisin.”
(Fakîh Ebû’l-Leys Semerkandî (rh. a.), Tenbîhü’l-Gâfilîn, s.474-475)