Herkesin korktuğu kötü son, ölüm zamanında imanın alınması, yani imansız gitmektir. Bunun birçok sebepleri vardır. Bunlardan iki tanesi:
1- Bozuk bir bid’ate inanmak ve ömrünü bu inanç üzere geçirmek. Böyleleri yanlış yolda olabileceklerini düşünmezler. Ölüm yaklaştığında gözleri açılıp gerçeği anlayınca, diğer inançlarına bile şüpheye düşebilir. Zira inancına güveni kalmaz. Saf inanca sahip olanlarla,Kur’ân ve hadisin bildirdiği gibi zahirde Müslüman olanlar son nefeste imansız gitmekten güven içindedirler. Bunun için, Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: “İhtiyar kadınların dinini alın. Cennetliklerin çoğu saf olanlardır.”
Bunun için geçmiş büyükler kelam ilmini ve eşyanın hakikatini araştırmayı yasaklamışlardır. Zira bunları başaramayanların, çabuk bid’at çamuruna saplanacaklarını bilmişlerdir.
2- İmanın alınmasının ikinci sebebi, aslında imanının zayıf olması, dünya sevgisine fazla kapıldığı için, Allah sevgisinin mağlup olmasıdır. Ölüm zamanında ondan arzuların lezzeti alınarak zorda dünyadan çıkarılıp istemediği yere götürülmesini hoş görmez ve o zayıf olan Allah sevgisi tamamıyla yok olur. Onun için şehitlik derecesi yüksektir. Zira o anda dünyayı unutmuş, kalbini sadece Allah sevgisi kaplamış, ölmeye hazırdır. Böyle bir ölüm büyük bir kazançtır.
Kötü sondan uzak olmak isteyen şunlara dikkat etmelidir:
a) Bid’at’ten uzak olmalıdır.
b)Kur’ân ve hadise kesin olarak inanmalı, anlamadığı şeyler olsa bile inançsızlık göstermemelidir.
c) Dünya sevgisini azaltıp, Allah sevgisini çoğaltmaya çalışmalıdır. Bu şeriata uymakla olur.
d) Dünyayı sevenlerle değil, Allah’ı sevenlerle kalkıp oturmalıdır.
(İmâm Gazâli, Kimya-ı Saadet, s.559)