Bir ara Müslümanların bir gaflet anından yararlanan Gav-res b.
Heris isimli bir kişi elinde kılıcı  olduğu hâlde gelip Hz. Peygamber
(s.a.v.)’in tepesine dikildi ve “Seni benim elimden kim kurtarabilir?”
diye haykırdı. Hz. Peygamber (s.a.v.) “Allah kurtarabilir” dediler.
Bunun      üzerine    adamın      kılıcı  birdenbire     elinden     düştü.    Hz.
Peygamber  (s.a.v.)  bu  düşen  kılıcı  alarak  ona  “Peki  şimdi  sen
söyle     bakalım.       Seni    benim       elimden      kim     kurtarabilir?”
buyurdular.  Gavres  “Bana  merhamet  et!”  dedi.  Hz.  Peygember
(s.a.v.) de ona  “Sen,  Allah’tan  başka  ilâh  olmadığına  şahadet
eder misin?” diye sordular. O ise “Hayır; fakat sana söz veriyorum
ki bundan böyle seninle savaşmayacağım ve seninle savaşanların
yanında  yer  almayacağım”  dedi.  Gavres’ten  bu  sözü  alan  Hz.
Peygamber  (s.a.v.)  onu  serbest  bıraktı.  Arkadaşlarının  yanına
dönen  Gavres  onlara  “Ben  şu  anda  insanların  en  hayırlısının
yanından geliyorum” dedi.
Hz AİT (r.a.) geceleri mescide gidip nafile namaz kılardı. Biz de
onu korumak için nöbet tutardık. Bir keresinde namazını bitirdikten
sonra yanımıza gelerek “Burada niçin bekliyorsunuz?” diye sordu.
“Seni  korumak  için”  dedik.  “Peki  beni  göktekilere  karşı  mı  yoksa
yerdekilere      karşı    mı    koruyorsunuz?”         dediğinde      de    “Seni
yerdekilere karşı  koruyoruz” diye karşılık verdik. Bunun  üzerine o
şunları    söyledi:    “Şunu      biliniz  ki   gökte    hüküm      verilmedikçe
yeryüzünde  hiçbir  şey   olmaz.  Hiç   kimse  de   yoktur  ki  kaderi
gelinceye  kadar  iki  melek  tarafından  korunup  muhafaza  edilmiş
olmasın. Kaderi geldiğinde ise melekler o kişi ile kaderi arasından
çekilip  onları  baş başa  bırakırlar.  Benim  üzerimde  de  Allah  (c.c.)
tarafından görevlen-dirilen çok kuvvetli bir koruyucu vardır. Ecelim
geldiğinde bu koruyucu aramızdan  çekilecektir.  Şunu da biliniz ki
kişi   başı-na     gelmesi     takdir    olunan     şeylerin    gelip    kendisini
bulacağına       ve     takdir    olunmayan        şeylerinse      asla    başına
gelmeyeceğine inanmadıkça îmânın tadına varamaz.”
Not: Nebi (s.a.v.) in yüce ahlâkı  serisinin bir sonraki yazısı 25
Temmuz’dadır.
(M. Yûsuf Kandehlevî (r.h.), Hayatü’s-sahâbe 3.c. 167.s.)