Resûlullah (S.A.V):
“Üç şey vardır ki bunlar kimde bulunursa o kimse imânın tadını bulur.
Bir kimseye Allah ve Resulü, başkalarından daha sevgili olmak.
Bir kimse sevdiğini yalnız Allah (c.c.) için sevmek.
Bir kimseyi Allah (c.c.) küfürden kurtardıktan son­ra, tekrar küfre dönmekten, ateşe atılmaktan tiksindiği gibi tiksinmek” buyurmuşlardır.
“Bu hadis-i şerif İslâm’ın esas kaidelerinden büyük bir kaidedir.” Nasıl büyük bir kaide olmasın ki bu hadis­te îmânın aslını, hatta aynini teşkil eden Allah (c.c.) ve Resûlullah (S.A.V) sevgisi, Allah (c.c.)’dan başkasını sev­memek ve küfre dönmekten tiksinmek; îmânı haddizatında kuvvetli, kalbi îmâna yatkın ve îmânı eti ile kanına karışmış olan kimselere müyesserdir. İşte îmânın tadını bulacak olan ancak bunlardır.
Îmânın Tadı
Ulemâ (Rahime humûllah): “İmânın tadından murâd, ibâdet ve tâatları lezzetli görmek, Allah (c.c.) ile Resulü (S.A.V)’nün rızâlarını kazanmak için meşakkatlara ta­hammül göstermek ve bunları dünya menfaatine tercih etmektir” diyorlar.
(S. Müslim, C. 1, Sh.: 261)
Kulun Allah (c.c.)’ını sevmesi, onun emirlerine uyarak ibâdet ve tâatta bulunması, muhalefet göstermemesidir.