İman yetmiş (ve bir rivâyette altmış) bu kadar şubedir.
Bu şubelerin en efdalı; “Lâ İlâhe İllallâh – Allâh’dan başka ilâh yoktur.” sözüdür. En aşağı derecesi ise, yoldan  insanlara zarar veren şeyi kaldırmaktır, gidermektir.
Hayâ da (utanmak), İmandan bir şubedir. İbn-i Hacer’in Buhâri şerhinde îmânî şûbeleri şöyle sıralanmaktadır:
“Allâhü Teâla’nın zâtına ve sıfatlarına inanmak, Meleklerin nurdan yaratılmış masum varlıklar olduklarına inanmak, Kitablarına inanmak, Resûllerine inanmak, Kadere inanmak, Öldükten sonra tekrar dirilmeğe inanmak, Allâhü Teâla’yı sevmek, Allâh (c.c.) rızası için bir kimseyi sevmek ve buğzetmek, Peygamber (s.a.v.) Efendimizi sevmek ve tazim etmek, Peygamber (s.a.v.)’e salâvâtı şerîfe getirmek, Peygamber (s.a.v.) Sünnet-i Seniyyesi’ne tabî olmak, îman, amel ve ahlâkta ihlaslı olmak,
Riyâyı gösterişi ve nifâkı terk etmek, Günah ve kötülüklerden pişmanlık duymak, Allâh (c.c.)’n azâbından korkub rahmetinden umudu kesmemek; Allâh (c.c.)’n verdiği nimetlere şükretmek, verilen sözü yerine getirmek, Belâ ve musîbetlere sabretmek ve kazâya râzı olmak, Hayâ etmek utanmak, Şefkat ve merhametli olmak, Hakka tevekkül etmek, Mütevâzî yani engin gönüllü olmak, büyüklere hürmet ve küçüklere merhamet etmek, kibir ve ucbu terk etmek, hased ve kini terk etmek, öfkelenmeyi terk etmek, Kelime-i tevhîdi söylemek, Kur’ânı Kerîmi okumak, duâ ve zikrullâhda bulunmak, günahların bağışlanması için Hakk Teâlâ’ya istiğfâr etmek, lüzumsuz ve mânâsız sözden kaçınmak, temizlik yapmak, ağır ve hafif pislikten kaçınmak, tesettüre riâyet etmek, Farz, vâcib ve nafile namazları kılmak, zekât ve sadaka vermek, köle ve câriyeleri azat etmek, cömertlik ve sahâvette bulunmak, muhtaçlara ve misâfirlere yemek yedirip ziyafette bulunmak, farz ve nâfile oruç tutmak, itikâfa girmek, kadir gecesinin ecrine nâil olmak için o geceyi araştırmak, Hacc ve Umre yapmak, Kâbe’yi tavaf etmek, dîni korumak için, her türlü tehlikeden kaçınmak, hicret etmek (yâni, günahlardan kaçınmak), nezirleri îfa etmek,
Yeminlerden gelen cezâların ve keffâretlerin edasında gereken şekilleri araştırmak, nikâhlanmak (evlenmek) suretiyle zinadan kaçınmak, aile efradının haklarına riâyet etmek, ana babaya iyilik etmek, evlâd terbiye etmek, sıla-i rahmi (akrabaları ziyaret etmeyi) îfa etmek, hizmetçilere iyi muâmelede bulunmak, İşlerde adâleti elden bırakmamak, cemaata (hak üzere toplanmış kimselere) tâbi olmak,
Bizden olan ülülemre (yöneticilere, İslâmî sınırlar içinde) itaat etmek, insanların arasını bulmak, İslâm’a ve Müslümânlara tecâvüz edenlerle mücâdele etmek, iyilik üzere yardımlaşmak, iyiyi, güzeli emredip kötülükten nehyetmek, zinâ, hırsızlık gibi suçların cezâlarını icra etmek, hakk yolunda nefsle ve düşmanla mücâhade etmek (kadı tarafından), emâneti yerine ve ehline vermek, edâsını niyyet etmekle beraber borç birşey almak. Komşuya ikrâm ve iyi muâmelede bulunmak, malı helâlden kazanıp helâl ve iyi yerlere sarf etmek, israf ve övünmeyi terk etmek, selâmlaşmak, insanlara zarar vermemek, hapşırınca hamd edene «yerhamükellâh» demek. Çalgı çalmak gibi lehviyattan kaçınmak, ve yoldan insanlara zarar verecek şeyleri gidermektir.»
(Aliyy’ül Kârî, Mârkatülmefâtih, c.1 s.62)