«Siz zanneder misiniz ki, şâhidsiz davanızı yani mü’min olduğunuzu isbât edebilirsiniz? Cenab-ı Hak şahid taleb edecektir.» (El-Ankebut 1-2)
Bir davacı var, bir davalı. Davacı olanın mahkeme huzurunda davasını ispat için iki şâhid lâzımdır. Şu halde cümlemiz mü’miniz, ima­nımız vardır, diyoruz. Bunun isbatı lâzımdır. İki şâhid ise amel ve ibadettir. Amel ve ibadet ol­mayınca dava sabit olmaz.
Yalnız bir dua ile sözde kalmak fayda ver­meyip, her halde rahmet-i ilâhiyyeye nail olmak için amel ve ibadet şarttır. Bu suretle talihlere Cenab-ı Hak mağfiret eder.
Cihad ikidir; biri küffar ile diğeri nefs ile cihad demektir. Bir insan bir kula hizmet ediyor. Mukabilinde ücret alıyor. Şu halde mahlukattan mükâfat alınırsa Cenab-ı Hak için çalışan acaba mükafatsız mı kalır? Bir kimse bir kul­dan müteaddid defalarca ihsan görürse ona da­ima minnettar kalır. Ve hatırından çıkarmaz. Şu halde Cenab-ı Hak’kın binlerce nimetini gör­dük. Şükretmek lâzımdır.
«Kim Allah (c.c.)’a bir iyilikle, güzellikle gelirse, işte ona on katı var. Kim de bir kötü­lükle gelirse bu, o miktardan başkasıyla cezalan­maz. » (El-En’am 260)
«Şüphesiz ki, Allah (c.c.) hak yolunda muharebe ederek düşmanlan öldürmekte, kendileri öldürülmekte olan mü’minlerin canlarını ve mallarını kendilerine cennet vermek mukabilinde satın almıştır.». (Et-Tevbe 111)
(Musahabe C. 6, Sh. 175)