Mü’min imanında şüpheye yer vermemeli “Allah(c.c.) dilerse (inşallah) mü’minim” sözünden kaçınıp “kesinlikle mü’minim”demelidir. Zira Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
“Mü’minler ancak o kimselerdir ki Allah’a Rasûlüne iman ettikten sonra şüpheye sapmazlar.” (Hucûrat Sûresi: 15)
Allah (c.c.) insanları üç sınıfa ayırmış, dördüncü bir grub zikretmemiştir: Mü’min, münafık ve kâfir. Ey Ehl-i sünnete karşı vaziyet alan, bak bakalım hangi hiziptensin? Allah (c.c.) mü’minler hakkında:
“İşte onlar, gerçek mü’minlerin ta kendileridir. Rableri katında dereceler, yarlığanma ve sayısı bitmez, müddeti tükenmez rızk (hep) onlarındır. (Enfal Sûresi 4) buyurmuştur.
“Şüphesiz ki münafıklar Cehennemin en aşağı tabakasındadırlar. Kaabil değil, onları (kurtarmaya) bir yardım edici de bulamazsın. (Nisa Sûresi: 145)
Eğer ehl-i sünnete karşı vaziyet alan kişi: “Bir ferdin gerçek mü’min olabilmesi için bütün hayır ve tâatları yapması gerekir” fikrini savunursa ona: Hayır ve ibadetlerin tümünü ifa etmeyen müslümana mü’min demediğin gibi, kötülük ve günahların hiçbirini yapmayan bir kafire de imansız dememen lazım gelir” dersin. Şayet o: “Evet böyle birine “kafir” ismini veremem” derse küfre gider. Zira Cenab-ı Hak(c.c), indirdiği âyetlerin kimine inanıp, kimini inkara yeltenenlere “kâfirler” damgasını basmış, şöyle buyurmuştur:
“Allah’ı ve peygamberlerini inkâr ederek kâfir olan, bir de Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isteyen (Allah’a inanıp peygamberlerine inanmayan), (bunlardan) kimine inanırız, kimini inkar ederiz” diyen ve böylece (küfr ile iman) arasında bir yol tutmaya yeltenen kimseler (yok mu?) işte onlar gerçek kâfirlerin ta kendileridir.” (Nisa Sûresi: 150-151)
(H. Semerkandi, Sevâdül-A’zam s. 23)