Îmân, Allâhü Te‘âlâdan geldiği bilinen her şeye kalben inanmak ve lisanla ikrar ve tasdik etmekten ibarettir.
Îmânın varlığına ikrarla hükmedilir. Şöyle ki: Kişinin îmânlı olduğuna hükmedebilmek için şöyle demeli:
“Şahâdet ettim ki Allâh (c.c.)’dan başka ilâh yoktur ve yine şahâdet ettim ki Muhammed (s.a.v.) Allâh (c.c.)’ün kulu ve elçisidir. O Resûl (s.a.v.) ki, insanların ve cinlerin topyekununa Peygamber olarak gönderilmiştir.”
Bir mü’min için bu kadarını söylemek ve i‘tikad etmek, ebediyyen cehennemde kalmaktan kurtulmak için yeterlidir.
Îmânın şartları şunlardır:
- Allâh’a inanmak
- Meleklere inanmak
- Kitaplara inanmak
- Peygamberlere inanmak
- Ahiret gününe inanmak
- Kadere inanmak. Bunun hayrı da şerri de Allâh’tandır.
İslâmın şartları diye bilinen aşağıdaki husûsları yerine getirmekle kişi Müslüman sayılır:
- Kelime-i şahâdet: “Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden ‘abduhu ve resûluhu.”
- Beş vakit namaz kılmak
- Düşerse zekatı vermek
- Ramazan orucunu tutmak
- Gücü yeterse Beytullah’ı hac etmek
Her müslümanın şu duâyı sabah ve akşam okuması uygundur. Çünkü küfürden korunmaya sebeb olur.
Bu duâ Efendimiz (s.a.v.)’in duâsıdır: “Allâhümme innî e‘ûzü bike min en üşrike bike şey’en ve ene a‘lemü ve esteğfiruke limâ lâ a‘lemü inneke ente allâmü’l-ğuyûb.”
(Ey Allâhım! Bildiğim halde sana şirk koşmaktan sana sığınırım. Bilmediğim şeyler için de senden günahlarımın bağışlanmasını dilerim ve gaybı en iyi bilen sensin.)
(Muhammed Alâüddîn b. İbni Âbidîn, el-Hediyyetü’l Alâiyye, s.467-470)