“Şeriatın hükümlerini kendi aklına göre tatbik etmek isteyen,sadece akli delillerle değerlendirmeyi ölçü edinen kimse, peygamberlerin görevini inkar ediyor demektir. Allâh böylelerinin müstehaklarını versin. Bunlarla konuşmak bile akılsızlık olur.” (Mektubat 214)
Namazın hakikatinin bilincinde olmayan bu taifeden büyük bir topluluk ıstraplarını teskin etmenin yollarını semada, nağmelerde, vecd ve teveccüdde aradılar. Matluplarını, nağmelerin perdeleri ardında aramaya başladılar. Böyle olunca da raksı ve hareketi kendilerine adet edindiler. Halbuki onlar : “Allâh (c.c.)’ün haram ettiği şeyde sizin için şifa yoktur.” (Buhari) hadisini de duymuştular. (Mektubat 261)
“Bid’at sahibine kim saygı gösterirse İslam’ın yıkılmasına yardım etmiş olur. (Taberani, el Evsad)
“Bu yüce tarikatın büyükleri cehri zikirden kaçındılar, kalbi zikir emredip sema, raksı vecd, tevacüd gibi Resulullah (s.a.v.)’in ve Hulefa-i Raşidin’in devrinde olmayan şeylerden men ettiler. İslam’ın başlangıcında olmadığı için kırk gün halvet yerine halk içinde halveti tercih ettiler.” (Mektup 168)
“Bilesin ki, raks ve sema gerçekte, boş işler ve oyun sınıfına dahildir. Allâhü Te’âlâ’nın : “İnsanlardan bazıları boş sözü satın alır.” (Lokman s.6) ayeti de teganniyi müziği yasaklamakla ilgili nazil olmuştur. Nitekim İbn Abbas’ın talebesi ve Tabiin büyüklerinden olan Mücahid, boş sözden maksat tegannidir, müziktir demiştir.”
Onlar o kimselerdir ki, dinlerini boş iş ve oyun edinmişlerdir.” (En’am s.70)
“… haram bir işi güzel gören kimse mürted olur. İyi düşünmek gerekir, sema ve raks meclislerini yüceltmenin ve hatta bunu itaat ve ibadet olarak görmenin kötülüğü ya nasıl olur?” (Mektubat 266)
(İmam Rabbani, Mektubad-ı Şerife)