Deylemî’nin Züheyr ibn Muâviye’den naklettiğine göre:
Bir gün Züheyr’i Hazret-i İmâm’ın meclisindeyken Ebyaz ibn Agarr mukâyese ediyordu. Birdenbire biri yüksek sesle dedi ki: İlk önce kıyas yapan İblis’tir. O kişi büyük ihtimâlle Medîneliydi. İmâm, dedi ki: Ey falan kişi, sözü yerinde söylemedin; çünkü o la‘netlenmiş İblis’in kıyası Allâh’ın kitâbını reddetmektedir. Nitekim Hakk Te‘âlâ Furkân-ı azîminde şöyle buyurur:
“Biz Adem’e meleklere secde edin deyince İblis dışındakiler secde ettiler, o bu çamurdan yapılana mı secde edeceğim dedi.” (Araf 12) Rabbinin buyruğunu reddetti. Allâh’ın emrinin doğru olduğunu bildiği halde reddetti. Fakat biz bir mes’eleyi başka bir mes’eleyle kıyaslarız. Allâh’ın kitâbına Peygamber (s.a.v.)’in sünnetine ya da icmai ümmete uygun olsun diye. Bundan sonra ictihâd ederiz fakat bu ictihâdı dönüp tekrar tekrar münâkaşa ederiz. Senin dediğin ma‘nâ nerede benim dediğim ma‘nâ nerede? Ebyaz ibn Agarr bu izâhı duyunca bir sayha atıp “Söylediğim söze tevbe ettim ve Hakk Te‘âlâ kalbini aydınlatsın. Nitekim sen benim kalbimi aydınlattın” dedi.
Hâlid ibn Sabih’in İmâm-ı Züfer’den rivâyetine göre, İmâm’ın muhâliflerinin sözlerine değer vermeyin; çünkü Hazret-i İmâm-ı A‘zam’ın söyledikleri Allâh’ın kitâbından, Peygamber (s.a.v)’ in sünnetinden ya da sahâbenin söylediklerinden başkası değildi. Bunlarda bulamazsa sonra bunlara kıyas yapardı.
Cüreyc ibn Abdülmelik şöyle rivâyet eder: İmâm-ı Azam sağlam bir kaynak dışında hiçbir kaynaktan fetvâ vermezdi. Ve sorduğumuz her mes’eleye cevâb verirdi.
(El-Kerderî, İmâm-ı Azam Menkıbeleri, s.159,160)