İmâm-ı ‘zam hazretleri, ilim ve amel konusunda, herkesin
âciz kaldığı yüksek derecelere çıkmış bir âlimdir. Sevenleri
olduğu gibi hasetçileri ve düşmanları da çoktu. Buna rağmen
ders okutma ve fetvâ konusunda kendisine aslâ yılgınlık
gelmedi. Tam tersine kendisi hakkında verilen müjdelerin iyiye
yorumlanması buna eklenince çalışma ve ikbâlleri arttı. Bu
cümleden olarak:
Bir gece rü’yâda Ravza-i Mutahhara’yı kazıp Hz. Muhammed
(s.a.v.)’in mübârek kemiklerini çıkarıp toplayarak göğsünün
üzerine koyduğunu gördü. (Bir başka rivâyet de kemikleri
çıkardıktan sonra birleştirdiği şeklindedir.) Bu durumdan çok
rahatsız oldu, çok sarsıldı. Kendisinde ortaya çıkan ıztırâb ve
şiddetli korku sebebiyle arkadaşları ziyâretine geldi.
Muhammed b. Sîrîn’e rü’yânın yorumunu sordurmaya
mecbûr oldu. İbn-i Sîrîn, rü’yâyı anlatan kişiye hemen şu
cevâbı verdi: “Bu rü’yânın sâhibi Hz. Peygamber (s.a.v.)’in
sünnetini tefsîr etmede kimsenin ulaşamayacağı bir mertebede
insânlara incelik ve gizlilikleri açıklayıp onları aydınlığa
kavuşturacaktır.” Bu yorum İmâm-ı ‘zam (r.a.)’e ulaştırılınca
çok ferâhladı. Gerçekten de akılları hayrete düşürecek derecedeki
dîni sorunları inceleyip çözüme kavuşturmayı başarmıştır.
Başka bir rivâyet de şöyledir: Öğrencilerinden biri yanına
vardığında kendisini üzüntülü görünce sebebini sormuştu.
Yukarıda anlatılan rü’yâyı aktardığında: “Muhammed b.
Sîrîn’in çok yakın arkadaşlarından biri buraya yakın bir yerde
bulunmaktadır. İzin verirseniz gidip onu çağırayım.” dedi.
İmâm-ı ‘zam (r.a.): “Hayır biz gidip soralım.” dedi. Gidip
rü’yâsını anlatınca şu yorumda bulundu: “Siz Hz. Peygamber
(s.a.v.)’in sünnetini ikâme konusunda başka kimsenin ulaşamadığı
yüce bir mertebeye ulaşacak, şer‘î ilimlerin inceliklerine
ve hakîkatlerine vukûfiyet kazanacaksınız.” Bu iki rivâyet
arasında çelişki yoktur.
(İmâm Ebû Hanîfe (r.a.), İbn-i Hacer el-Heytemî, 133.s.)