İmam-Azam Ebû Hanife(r.a), hicri 80 yılında, doğruluk ve takva sahibi bir anne-babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. Bu sayede çok sayıda ashâb-ı kiramla (r.a.e.) aynı dönemi paylaştı. Bunların bazılarıyla karşılaştı ve bir kısmından hadîs rivâyet etti. Ebû Hanife (r.a.) bu itibarla tabiun tabakasından olup, Peygamberimiz (s.a.v.)’in müjdelediği en hayırlı üç kuşak arasına girmektedir. Ebû Hanife (r.a)’nin babası Sabit, küçük yaşta Hz. Ali (r.a)’in yanına gitmiş ve Hz. Ali (r.a) ona ve ailesine bereket duası yapmıştır. İmam-ı Azam (r.a.), cömert, zengin, erdemli ve Müslüman bir ailenin içinde büyüyüp, yetişmiştir.
İmam-ı Azam Ebû Hanife Kur’an-ı Kerîm’i küçük yaşta hıfzetti. Ömrünün ilk yıllarında tâbiinden (ashabı görenlerden) İmam Amir eş-Şa’bi ile karşılaşana kadar pazarda babasıyla birlikte ticaret ile uğraştı. Eş-Şa’bi, İmam-ı Azam’la karşılaştığında onun gâyet zeki, uyanık, enerji dolu biri olduğunu anlayıp ona âlimlerin yanına sık sık gitmesini tavsiye etti. İmam-ı Azam (r.a.) bu tavsiyeler doğrultusunda âlimlerin yanına gidip gelmeye başladı. Bu Ebû Hanife (r.a.)’in ilim talep etme yolunda attığı ilk adımdır.
İmam-ı Azam (r.a.) sapık ve inkârcılarla mücadelede başarılı olabilmek için önce kelam ve münâzara ilmini öğrendi ve onların şüphelerini izale etti. Daha sonra Allâh Te’âlâ, onu fıkıh ilmini öğrenmeye ve araştırmaya sevk etti. Hocası Hammad b. Ebi Süleyman’a karşı hizmet ve saygıda kusur etmedi. Hatta Hammad’a olan saygısından ötürü ayaklarını onun evine doğru uzatmazdı. Hocasının ölümünün ardından ilim meclisini O devam ettirdi.
İmam-ı Azam (r.a.) sayısı 4000’e ulaşan önemli ve büyük âlimden ders almıştır. Bunların yedisi ashâb-ı kiram (r.a.e), yetmişi tabiun âlimlerindendir. Geri kalanı ise tebe-i tabiindendir. Aynı zamanda bu alimlerden birçoğu Buhari ve Müslim’in de hocalarıdır.
(Prof. Dr. Muhammed Tahir Nur Veli, İnkişaf Dergisi, Sayı 7)