Hz. Peygamber’in Dârülerkam’da bulunduğu sırada müslüman olan ve müslümanlığını ilân eden ilk yedi kişiden biridir.
Bir kere müşrikler Ammâr’a yaptıkları işkencede son derece taşkınlık göstererek putlarını hayır ile yâd etmedikçe bırakmayacaklarını söylemeleri üzerine, küffârın ellerinden halâs olub ölümden kurtulmak için zaruret gereği istediklerini söylemişti. Ellerinden kurtulduktan sonra doğru huzûr-u Rasûlullah (s.a.v.) ‘e gelerek, hâdiseyi ağlıyarak söyledi. Rasûlulah (s.a.v.) : «İstedikleri sözü söylediğinde kalbini nasıl buldun?» diye sordu. Çelik gibi imânı, metîn ve sağlam kalbi olan Ammâr (r.a.): «Kalbim kavî imânla Cenâb-ı Hakk’a bağlı» olduğunu söyledi. Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz de: «Ammâr’ı başından ayağına kadar imân ihata eyledi. Ve imân kemiklerine işledi. Binâen aleyh Ammâr kâfir olmaz!» buyurdu. Ve Huzûr-u Rasûlullah’da ağlamakta olan Ammâr’ın gözlerinden yaşını, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz mübarek eliyle sildi. Kalbi imân ile sabit olunca lisânı ile zarurete binâen söylemenin îmânına zararı olmadığını Ammâr’a haber verdi”
Ebû Saîd’el-Hudrî (r.a.) rivâyet ediyor: Bir gün Mescid-i Şerîf bina ediliyorken bizzât Rasûlullah (s.a.v) ve cümle Ashâb-ı Kiram birer birer kerpiç taşıyorduk. Ammâr ise kerpiçleri ikişer ikişer taşırdı. Nebîyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz, Ammâr’ı öyle görünce üzerindeki toprağı silkerek: «Vah Ammâr! Kendisini asi topluluğu katledecek ve en sonraki rızkı sulu süt olacak!» diye buyurmuştur.
Ammâr (r.a.) de, Sıffin Harbi’nde şehîd edildi. Katl olunacağı son deminde: «Bana son rızkımı getiriniz!» diyordu. Bir kadeh sulu süt verildi. Bir geniş kadeh ve kenarında kırmızı bir halka vardı. Onu içti: «Bugün ben ahbabıma; Muhammed (s.a.v.) e ve ashabına kavuşacağım!.» dedi, şehîd oldu.

(Hz. Mahmud Sami Ramazanoğlu (k.s.), Ashab-ı Kirâm, s.399-401)
23 Recep 1438, Mevlâna Takvimi