Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer (r.a.e.)’in faziletleri pek büyüktür. Hz. Ebu Bekir (r.a.)’ın cenazesi Hz. Peygamber (s.a.v.)’in kabrinin kapısına kadar götürülüp, “Selâm olsun sana ey Allah (c.c.)’nun Resûlü (s.a.v.), kapıdaki Ebu Bekir (r.a.)’dır” diye nida edildiğinde, birden kapı açılır ve kabirden ansızın gelen bir ses, “Seveni, onu sevenin yanına koyun” der.
Hz. Ömer (r.a.)’a gelince, ondan pek çok keramet zuhur etmiştir. Hz. Ömer (r.a.) birgün bir ordu yollamıştı. Ordunun başına da, adı Sâriye İbn el-Husayn (r.a.)’ı emir tayin etmişti. Hz. Ömer (r.a.) cuma günü hutbe okurken, minberin üzerinde bulunduğu sırada, hutbesinde, “Ey Sariye, dağa dağa! (dağ tarafını tut!)” diye bağırır.
Hz. Ali İbn Ebî Talib (k.v.) şöyle der: “Ben bu sözün hangi günde söylendiğini yazdım.” Daha sonra, ordunun öncü kuvvetlerinin temsilcisi çıkagelir ve “Ey mü’minlerin emiri, biz cuma günü hutbe zamanında savaşıyorduk. Karşı taraf bizi hezimete uğratmıştı. Bir de ne görelim, “Ey Sariye, dağa dağa!” diye bir ses geldi. Bunun üzerine biz sırtımızı dağa verdik. Neticede Allah (c.c.) kâfirleri hezimete uğrattı ve biz, o sesin bereketi sebebiyle zafer ve ganimet elde ettik” der. Nebi (s.a.v.)  Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer (r.a.e.)’e, “Siz, benim kulağım ve gözüm gibisiniz” buyurmuş, Hz. Ömer (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.v)’in gözü gibi olduğu için uzak yerleri görebilmiştir.
Medine’de bir deprem olmuştu. Hz. Ömer (r.a.) kamçısını yere vurup, “Allah (c.c.)’nun izniyle dur!” dedi. O da durdu. Ve artık, bundan sonra Medine’de zelzele görülmedi.
Medine’de bir yangın çıkar. Hz. Ömer (r.a.) bir tuğla üzerine “Ey ateş, Allah (c.c.)’nun izniyle sön!” diye yazar ve onu, yanan yere atar. Derken orası, o anda söner.
(Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb c. 15 s. 125-126)