İlim Öğrenmenin Önemi
İlim Öğrenmenin Önemi. Kul ilimle en yüksek mertebeye varır. Dünya ve ahirette en yüce kemâle erer. İlmî düşünce, oruç tutmaya denktir. İlmî tartışma gece ibâdetine denktir. İlim amelin önderidir. Âmel de ilmin takipçisidir.
Muaz b. Cebel (r.a.) şöyle diyor: “İlmi öğreniniz. Çünkü Allâh (c.c.) için ilim öğrenmek, Allâh (c.c.)’dan korkmaktır. İlim talep etmek ibâdettir. İlmi müzâkere etmek tesbihtir. İlmi araştırmak cihattır. İlmi, öğrenmeyenlere öğretmek sadakadır. İlmi ehline vermek Allâh (c.c.)’a yaklaştırıcı bir ameldir. Çünkü ilim helâl ve haramın nişanlarıdır. Ehl-i Cennet’in yolunun belirtileridir. Vahşet devrinde insana dosttur. Gariplik devrinde insanın arkadaşıdır. Tenhâda insanla konuşan nesnedir. Genişlikte de sıkıntıda da insanın önderidir. Düşmana karşı insanın silahıdır. Dostlar yanında insanın süsüdür. Allâh (c.c.) onunla bazı kavimleri yüceltiyor ve onları hayırda önder ve imâm yapıyor. Onların eserlerinden istifade edilir. İnsanlar onların fiillerine uyar ve onların reyleri kâfi gelir. Melekler onların dostluklarını istemektedirler. Kanatlarıyla onları sıvazlamaktadırlar. Yaş, kuru, hatta denizdeki balıklar, yerdeki haşerat, sahralardaki yırtıcı ve ehlî hayvanlar ilim sahiplerine af talebinde bulunurlar. Çünkü ilim cehâletten ölen kalpleri diriltir. Gözlerin ışığıdır.
Kul ilimle en yüksek mertebeye varır. Dünya ve ahirette en yüce kemâle erer. İlmî düşünce, oruç tutmaya denktir. İlmî tartışma gece ibâdetine denktir. İlimle akraba hakkı gözetir ve iyi kötüden ayırdedilebilir. İlim amelin önderidir. Âmel de ilmin takipçisidir. İlim ancak saadet sahibi kişiye nasip olur. Şâkî ve bahtı kara olanlar ondan nasip alamazlar.
Peygamber (s.a.v.) devrinde iki kardeş vardı. Birisi sanatkârdı. Diğeri de Peygamber (s.a.v.)’in huzurunda durur, ilim öğrenirdi. Sanatkâr, kardeşini Hz. Peygamber (s.a.v.)’e şikâyet etti. Hz. Peygamber (s.a.v.) sanatkâra hitaben “Umulur ki, sen onun sayesinde rızıklanıyorsun.” dedi.
(Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatü’s-Sahâbe, 3.c., 434-435.s.)