İlim öğrenmek, kadın erkek her mü’min için farzdır. İlimden murâd: Âhirete ulaştıran ilimdir.
“Her erkek ve kadın mü’minin abdest, gusül, namâz ve orucu öğrenmesi, nisâba mâlik olanın zekâtı, kendisine hacc farz olanın haccı, ticâretle meşgûl olanın alışverişi öğrenmesi farzdır. Tâ ki diğer muamelelerde şüphelerden ve mekrûh olan şeylerden korunabilsinler. Sanat sahipleri ve diğer herhangi bir işle meşgûl olanların da meşgûl oldukları işin hükmünü bilmeleri farzdır.”
Fıkhı okumak, Kur’an’ın ihtiyaçtan fazlasını öğrenmekten efdaldir. Bütün fıkhı öğrenmek mutlaka lâzımdır.
“Bezzâziye” isimli kitabında şöyle denilmiştir: “Bir kimse Kur’an’ın bir kısmını öğrense de kalanı için vakit bulsa, efdal olan fıkıhla iştigal etmesidir. Çünkü Kur’an’ı ezberlemek farz-ı kifaye; fıkhın lâzım olan miktarını öğrenmek ise farz-ı ayın’dır”. “El-Hizâne” de, “Bütün fıkhı öğrenmek mutlaka lâzımdır” denildiği gibi, “El-Menâkıb”da da; “Muhammed bin Hasan, helâl ve haram hakkında iki yüz bin mesele meydana getirmiştir ki bunları, bütün müslümanların bellemesi mutlaka lâzımdır, denilmiştir.
“Bütün fıkhı öğrenmek mutlaka lâzımdır.” sözünden bunun farz-ı ayn olduğu anlaşılırsa da, maksat bütün fıkhın insanların hepsine lâzım olmasıdır. Yoksa herkesin ayrı ayrı bütün fıkhı öğrenmesi farz-ı ayn değildir. Bizim her birimize farz olan mikdar, muhtaç olduğumuz kadarını öğrenmektir. Zira erkeğin hayız mes’elelerini, fakir bir kimsenin zekât ve hac gibi ibadetleri öğrenmesi farz-ı kifaye’dir. Bunları öğrenen bazı kimseler bulundu mu diğerlerinden borç sâkıt olur. Namaz için yetecek miktarda Kur’an ezberlemek de böyledir. Evet, fıkhın ihtiyaçtan fazla mikdarını öğrenmek, Kur’an’ın fazlasını öğrenmekten faziletlidir, denilebilir. Çünkü toplumun ibadet ve muamelatında buna ihtiyacı çoktur. Hafızlara nisbetle fakih de azdır.
(İbn-i Âbidîn, Reddü’l Muhtar, 1.c. 37.s.)
4 Ocak, Mevlâna Takvimi