Nebi (s.a.v.) bir gün hutbe irad ederek şöyle buyurdu: “Zulümden sakınınız. Çünkü zulüm kıyamet gününde üst üste karanlık olur. Sakın kötülük etmeyin ve kötü olmayın. Sakın hırslı olmayın. Çünkü sizden öncekiler hırs yüzünden helak olmuşlardır. Hırs, onları akrabalık bağlarını gözetmekten alıkoydu, onlar da gözetmediler. Onlara cimriliği emretti, onlar da cimrilik yaptılar. Onlara günaha dalmayı emretti, onlar da günaha daldılar.” O sırada bir adam “Ey Allah’ın Resûlü! İslâm’ın hangi ibadeti daha üstündür?” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) “Halkın senin elinden ve dilinden selamette kalmasıdır” (Buhari) deyince, aynı kişi veya başka bir kişi “Ey Allah’ın Resûlü! Hicretin hangisi daha üstündür?” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) “Rabb’inin sevmediği şeyleri terk etmen daha üstündür. Hicret de şehirlinin ve bedevinin hicreti olmak üzere iki çeşittir. Bedevinin hicreti, çağrıldığında gelmesi ve emredildiğinde itaat etmesidir. Şehirlinin hicreti ise, hem daha zor hem de sevabı daha büyüktür” buyurdu. (Tirmizi)
İbn Ebî Dünya’dan rivayetle, Hz. Peygamber (s.a.v.) “Ribadan (faizden) kişinin aldığı bir dirhem, Allah (c.c.) katında, otuz altı zina yapmaktan daha korkunçtur. Ribanın en büyüğü müslüman bir kişinin şerefiyle oynamaktır” dedi. (Buhari)
Eymen b. Huraym’dan Allah’ın Resûlü (s.a.v.) minbere çıkarak “Ey insanlar! Yalancı şahidlik ile Allah’a şirk koşmak denktir” (Bakara S. 26) buyurdu. Bu cümleyi üç defa tekrarladıktan sonra “Artık o pis putlardan ve yalan sözden kaçının” (Hac S. 30) ayetini okudu.
Resûlullah (s.a.v.) bir gün bize şu hutbeyi irad etti: Ey insanlar! Şirkten kaçınınız. Çünkü o karıncanın taş üzerinde bıraktığı izden daha gizlidir. “Ey Allah’ın Resûlü, bu kadar gizli ise, biz ondan nasıl sakınacağız?” diye soruldu. Hz. Peygamber (s.a.v.) “Ey Allah’ım! Bildiğimiz halde şirk koşmaktan sana sığınıyoruz. Bilmediklerimizden ötürü de senin affını talep ediyoruz” deyin” buyurdu. (Buhari)
(Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, c.4 s.162.)
19 Ocak, Mevlâna Takvimi