Hz. Osman (r.a.) şehid edildiği gün, kendisi evinin muhasara edildiğini anladı. Muhasara edenlere hitaben, “Hak teâlâya yemîn ediyorum ki, siz bilmiyorsunuz. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Medine’ye teşrîf etti. Rûme kuyusundan başka içilecek tatlı su yoktu. “Kim Rûme kuyusunu satın alır, kendi kovası ile müslümanların kovasını aynı tutarsa, ona Cennetteki kovası, Rûme kuyusundaki kovasından hayırlı olur” buyurdular. Kendi param ile o kuyuyu satın aldım. Siz ise bugün beni o kuyunun suyunu içmeye bırakmıyorsunuz. Deniz suyu gibi tuzlu su içiyorum” buyurdu.
Hz. Osman (r.a.), “Allâhü Te‘âlâ’ya yemîn ediyorum. Mescid, Ashâb-ı Kirâm’a (r.a.) dar geliyordu. Resûlullâh (s.a.v.): “Falanın yerini kim satın alıp mescide katarsa, Cennette o yerden daha iyisine kavuşur” buyurdu. O yeri kendi malım ile satın aldım, mescide kattım. Siz bugün beni bu mescidde iki rek’at namaz kılmağa bırakmıyorsunuz” dedi.
Hz. Osman (r.a.), “Allâhü Te‘âlâ’ya yemîn ediyorum. Tebük gazâsında İslâm ordusunu kendi malım ile teçhiz ettiğimi bilmiyor musunuz?” buyurdu. Hepsi birden “Evet” dediler.
Hz. Osman (r.a.), “Allâhü Te‘âlâ’ya yemîn ederim ki, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Mekke’de Sevr dağına çıkmıştı. Yanında Ebû Bekr, Ömer ve ben vardık. Dağ sallanmaya başladı. Hattâ taşları döküldü. Resûlullâh (s.a.v.) mübârek ayağı ile dağa vurdu. “Yâ Sebir! Sakin ol. Üzerinde bir nebi, bir sıddîk ve iki şehîd vardır” buyurdular. Hep- si tasdik ettiler. Hz. Osman (r.a.), “Allâhu ekber, Kâ’benin Rabbine yemîn ederim ki, ben şehidim” diye üç kerre tekrarladı. Sonra, “Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz bana, muhasara edenlere mukâbele etmeyip, sabır etmemi vasiyyet buyurmuştu” dedi.

(İmâm-ı Begavî, Mesâbih)