Hz. Ebû Bekir (r.a.)’in vefatından sonra görevi üstlenen Hz. Ömer (r.a.) prensibini ve nasıl bir idare yolu tutacağını açıklayan bir konuşma yaptı. Hz. Ömer (r.a.) bu konuşmasında şöyle diyordu:
“Bana ulaşan bilgilere göre insanlar benim şiddetli oluşumdan ürkmüş, katı oluşumdan korkmuşlar ve şöyle söylüyorlarmış:Hz. Ömer ‘Allah’ın Rasûlü (s.a.v.) sağ iken bile şiddetli davranıyordu. Resûlullâh (s.a.v.)’in halifesi Ebû Bekir (r.a.) sağ iken de öyle idi. Şimdi idareyi eline geçirince nasıl davranacak?’ Ben böyle söyleyenlere derim ki:
‘Resûlullâh (s.a.v.)’in sağlığında ben onun hizmetçisi ve kölesi idim. Yumuşaklık ve merhamette onun sahip olduğu özelliğe kimse yaklaşamazdı. Ben onun sıyrılmış kılıcı idim. Resûlullâh (s.a.v.) kılıcını ya kınına sokar, ya da serbest bırakırdı. Ben de gerekeni uygulardım. Sonra Hz. Ebû Bekir (r.a.) halifelik görevini üstlendi. O öyle bir kimse idi ki, hiçbir kimse onun yumuşaklığını ve sakin yapısını inkâr edemez. Ben onun da hizmetçisi ve yardımcısı idim. Onun yumuşaklığı ile benim şiddetimi bir karma haline getirdim. Ben onun da sıyrılmış kılıcı idim. O da kılıcını ya kınına sokar, ya da serbest bırakırdı. Ben de gerekeni uygulardım.
Ey insanlar! Şimdi ben sizi yönetmek üzere iş başına gelmiş bulunuyorum. Bilesiniz ki benim uygulamalarımdaki (şeriate bağlılığımdaki) şiddet daha da artmıştır. Fakat bu şiddetim müslümanlara saldırgan ve zâlimce davrananlara olacaktır. (Sulh ve) selâmet içerisinde olanlara gelince:
Ben, onların birbirlerine karşı olan yumuşaklığından daha çok yumuşağım. Hiçbir kimsenin bir başkasına zulmetmesine veya saldırmasına asla meydan vermem. Zâlimin veya saldırganın yanağını yere sürter, ayağımla diğer yanağına basarım. Tâ hakka dönünceye kadar… Hak ve adalet üzere olanlara gelince; onlara olan sevgim ve onlara verdiğim değerden dolayı ben, yanağımı onlar için yere koyarım.”
(Muhammed Mütevelli Şârâvi, Aşere-i Mübeşşere, 54.s.)
“Bana ulaşan bilgilere göre insanlar benim şiddetli oluşumdan ürkmüş, katı oluşumdan korkmuşlar ve şöyle söylüyorlarmış:Hz. Ömer ‘Allah’ın Rasûlü (s.a.v.) sağ iken bile şiddetli davranıyordu. Resûlullâh (s.a.v.)’in halifesi Ebû Bekir (r.a.) sağ iken de öyle idi. Şimdi idareyi eline geçirince nasıl davranacak?’ Ben böyle söyleyenlere derim ki:
‘Resûlullâh (s.a.v.)’in sağlığında ben onun hizmetçisi ve kölesi idim. Yumuşaklık ve merhamette onun sahip olduğu özelliğe kimse yaklaşamazdı. Ben onun sıyrılmış kılıcı idim. Resûlullâh (s.a.v.) kılıcını ya kınına sokar, ya da serbest bırakırdı. Ben de gerekeni uygulardım. Sonra Hz. Ebû Bekir (r.a.) halifelik görevini üstlendi. O öyle bir kimse idi ki, hiçbir kimse onun yumuşaklığını ve sakin yapısını inkâr edemez. Ben onun da hizmetçisi ve yardımcısı idim. Onun yumuşaklığı ile benim şiddetimi bir karma haline getirdim. Ben onun da sıyrılmış kılıcı idim. O da kılıcını ya kınına sokar, ya da serbest bırakırdı. Ben de gerekeni uygulardım.
Ey insanlar! Şimdi ben sizi yönetmek üzere iş başına gelmiş bulunuyorum. Bilesiniz ki benim uygulamalarımdaki (şeriate bağlılığımdaki) şiddet daha da artmıştır. Fakat bu şiddetim müslümanlara saldırgan ve zâlimce davrananlara olacaktır. (Sulh ve) selâmet içerisinde olanlara gelince:
Ben, onların birbirlerine karşı olan yumuşaklığından daha çok yumuşağım. Hiçbir kimsenin bir başkasına zulmetmesine veya saldırmasına asla meydan vermem. Zâlimin veya saldırganın yanağını yere sürter, ayağımla diğer yanağına basarım. Tâ hakka dönünceye kadar… Hak ve adalet üzere olanlara gelince; onlara olan sevgim ve onlara verdiğim değerden dolayı ben, yanağımı onlar için yere koyarım.”
(Muhammed Mütevelli Şârâvi, Aşere-i Mübeşşere, 54.s.)