Sahâbelerin efdaliyyetine baktığımızda şöyle bir sıralama görürüz: En başta 4 halife; onlar da sırasıyla Hz. Ebûbekir (r.a.), Hz. Ömer (r.a.), Hz. Osman (r.a.) ve Hz. Ali (r.a.), daha sonra Ashab-ı Bedir, Ashab-ı Uhud… Bey’atü’r Rıdvan olarak devam eder sıralama. Hz. Ömer (r.a.) İslâmiyetin yeryüzüne yayılması için canhıraş bir şekilde çalışmış, cihad etmiştir. İran, Irak, Suriye ve Kudüs fatihidir. Bir rivâyette Resûlullah (s.a.v.) onun için söyle buyurmuştur:
“Gökte bir melek bulunmasın ki Ömer’e saygı duymasın. Yeryüzünde ise bir şeytân bulunmasın ki Ömer’den kaçmasın.” (Suyûti)
Resûlullah (s.a.v.), hakkı görmek ve onu tatbik etmek konusunda Ömer (r.a.)’in üstünlüğünü şöyle ifade etmekteydi: “Sizden önce geçen ümmetlerde bazen ilham sahipleri bulunurdu. Eğer benim ümmetimde onlardan biri bulunursa, Ömer b. Hattab onlardandır” (Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, II) Bu, Hz. Ömer (r.a.)’in işlerinde ve verdiği kararlarda isabetli davranmasını açıklar niteliktedir. Bir defasında Resûlullah (s.a.v.) Hz. Ömer (r.a.)’i göstererek şöyle buyurmuştu: “Bu aranızda yaşadığı sürece, sizinle fitne arasında kuvvetlice kapanmış bir kapı bulunacaktır.” (Suyûti)
Hz. Ömer (r.a.) imân ettikten sonra müşriklere karşı çok sert davranmış ve dinini her ortamda, kimseden çekinmeden herkese meydan okuyarak savunmuştur. İslâm tebliğinin yeni bir veche kazanması için Medine’ye hicret emrolunduğu zaman müslümanlar Mekke’den gizlice Medine’ye göç etmeye başladıklarında, Hz. Ömer (r.a.) gizlenme ihtiyacı duymamıştı. Resûlullah (s.a.v.)’in önemli kararlar alacağı zaman görüşlerine başvurduğu kimselerin başında Ömer (r.a.) gelir. Onun ileri sürdüğü görüşler o kadar isabetliydi ki; bazı âyetler onun daha önce işaret ettiğine uygun olarak nazil oluyordu. Resûlullah (s.a.v.) onun bu durumunu su sözüyle ifade etmekteydi: “Allah, hakkı Ömer’in dili ve kalbi üzere kıldı.”
(İbnu’l-Esir, Üsdü’l- Ğabe fi Marifeti’s-Sahâbe, c.4, s.151)
5 Cemaziyelahir 1438, Mevlâna Takvimi