İslâm toplumunda ilk tercüme hareketini başlatan ve kimyâ ilminin öncülerinden sayılan Emevî emîridir. Aynı zamanda Hz. Muâviye (r.a.)’ın torunudur. Hâlid bin Yezîd’in çok zeki, yiğit, cömert, güçlü bir hatip ve dindar bir kimse olduğu ifade edilir.
İlk Müslüman kimyâcı olarak bilinen Hâlid bin Yezîd ilmî çalışmaları yanında İslâm dîninin emirlerine titizlikle uyar, yasaklarından şiddetle kaçınırdı. Hâlid bin Yezîd, simyaya duyduğu ilgi sonucunda tercüme hareketini başlattı ve ilim adamlarıyla uzun süre bir arada çalışıp tıp ve astronomi gibi müsbet ilimleri tanıdıktan sonra kimyâ ilmine yöneldi. Kimyâ ilmini tıbbın hizmetinde kullandı. Yâni hastalıklar için ilâç yapmakta kimyâ ilminden çok faydalandı. Nitekim Kadî Sâid el-Endelüsî’ye göre Hâlid bin Yezîd, kimya ve tıp alanlarında geniş bilgiye sahip olan ve kimya ile tıp arasındaki ilgiyi ilk tesbit eden âlimdir. Yine İslâm âleminde tatbîkî (uygulamalı) ilmi kurmuştur.
Bir tartışma sırasında Hâlid bin Yezîd’in Halife Abdülmelik bin Mervân’a, “İstersen denizin tuzlu suyunu arıtıp tatlı su haline getireyim” demesi onun gerçekten kimyayı bildiğinin bir kanıtı sayılmalıdır.
Hâlid bin Yezîdin dilden dile dolaşıp gelen hikmetli sözlerinden birkaçı şöyledir: “Yalnız kendi şahsî fikrine göre hareket eden (istişâre etmeyen) kimse helâka uğramış demektir.” Ona; “En yakın nedir?” diye sorulduğunda; “Ecel!” cevâbını verdi. “İnsanı en yalnız bırakan nedir?” diye sorulduğunda; “Ölümdür!” dedi. “Dünyâ nedir?” diye sorulduğunda; “Bırakılan mîrastır.” dedi. “Zaman nedir?” diye sorulduğunda; “Ölüme götüren tabakalardır.” buyurdu.
(Rehber Ansiklopedisi, c.8, s.252)