6 Rebîülevvel 604 (30 Eylül 1207) târihinde Belh’te dünyayı teşrîf ettiler. Muhterem babaları Mevlânâ Bahâüddîn Veled Hazretleri’nin kendi elleriyle yazdıkları bir vesîkaya göre Mevlânâ Celâleddîn Muhammed Belhî (k.s.) Belh’te altı yaşlarındayken bir cum’a günü komşu çocuklarıyla evlerinin damı üstünde koşuyorlarken çocuklardan biri, diğerine: “Gel, bu damdan şu dama atlayalım.” demiş. Bunu duyan Mevlânâ Celâleddîn Muhammed: “-Böyle şeyler, kediler ile köpeklerin işidir. Bunlarla uğraşanlara yazıklar olsun. Eğer gücünüz yetiyorsa gelin göğe doğru uçalım.” deyip gözden kaybolmuşlar. Bunun üzerine çocuklar, bağrışıp çağrışmışlar. Bir müddet sonra rengi değişmiş olarak dönen Mevlânâ Celâleddîn Muhammed: “-Sizinle konuştuğumuz anda yeşil elbiseli bir tâife gördüm. Beni, aranızdan alıp göklere çıkardılar. Bana melekût âlemini gösterdiler. Feryâd ü figânınız göğe çıkınca beni geri getirdiler.” demişler. Rivâyete göre, Hz. Mevlânâ, üç dört günde bir iftâr ederlerdi. Hz. Mevlânâ (k.s.) buyurmuşlardır ki: “Yeryüzünden semâya doğru uçan kuş, semâya erişemezse de, yukarıya doğru uçtukça o nisbette aşağıdaki tuzaklardan uzaklaşır ve onlardan emîn olur. Dervîş olan bir kimse de dervîşliğini kemâle ulaştırmak için çalışır. Muvaffak olamazsa da, halk ve esnâf zümresinden daha üstün olur. Dünya sıkıntılarından kurtulur ve rahata kavuşur. Yükü hafif olanlar kurtuldu, ağır olanlar helâk oldu.” Şöyle buyurmuşlardır: Ben hayatta olduğum müddetçeKur’ân’ın kölesiyim. Ben Muhammed Mustafa’nın ayağının tozuyum. Biri benden, bundan başka bir söz nakledecek olursa, Ondan da şikâyetçiyim, o sözden de şikâyetçiyim.
(Mevlânâ Abdurrahmân Mollâ Câmî, Nefahâtü’l-Üns)