Hazret-i Sâmi (k.s.)’un hayatını manevi görevlisi ve ihvâna kılavuzu
Muhterem Ömer Muhammed Öztürk’ün kaleminden yayınlıyoruz:
1892 Yılında Adana’nın Tepebağ mahallesinde dünyâya teşrîf
eden Hazret-i Sâmî (k.s.)’un babaları Müctebâ Efendi, anneleri
Ümmügülsüm Hanımefendilerdir. Dedelerinin ismi Abdurrahmân,
büyük dedeleri İshâk ve Hüseyin Efendilerdir. Büyük Türk beyliklerinden
Ramazânoğlu beyliğinin en son beylerinden olan Abdülhâdî
Efendinin (ki Sâmî Efendi Hazretlerinin büyük dedelerindendir)
tesbîtine göre Ramazânoğlu beyliği aslen Türklerin Oğuz boyunun
Üçoklar kabîlesindendir. Bu kabîlenin de şecereleri büyük Türk
Hâkânı Nureddîn Zengî (Şehîd) vasıtası ile Seyfullâh Hz. Hâlid bin
Velîd (r.a.)’e dayanır. Efendi Hazretleri kendi ifâdeleriyle doğumlarını
şöyle nakletmektedirler:
– “Benim doğumum (1308) târihindedir: Adana’da Vakıfsarayı’
ndadır. Doğumumdan evvel kapıya bir zât gelmiş: “-Bu evde, yakında
bir doğum olacaktır, oğlan olacaktır, adını: Sâmî koyunuz; hayırlı
bir insan olacaktır.” diyor, gidiyor. Bir müddet sonra doğum oluyor,
oğlan oluyor. Adı: “Mahmûd Sâmî” konuyor. Sonra o zât tekrâr geliyor.
Oğlan doğduğunu söylüyorlar. Adının da “Muhammed Mahmûd
Sâmî” konulduğunu öğrenince: -”Sandıktaki emânetimi veriniz!” diyor.
Ona benzer bir emâneti veriyorlar: -”Bu değil; esâs sandıktaki
bana âid emâneti veriniz!” diyor. Veriyorlar. Memnûn oluyor. Duâ
edip gidiyor.” Efendi Hazretleri bu ma‘lûmât hakkında:“-Bunu kaydediniz.
Mühimdir. Gelen zât, boş değildir. Bunları olduğu gibi sen
kaydet. İleride neşredilir. İyi olur. Hayırlı olur.” diye buyurdular.
Not: Bu ma‘lûmât, Muhterem Ömer Kirazoğlu (rh.âleyh)
Ağabey’in kendi el yazısı ile not defterinden alınmıştır. Metinden
Hazretin ism-i şerîflerinin tam olarak “Muhammed Mahmûd Sâmî”
olduğu öğreniliyor. Hazretin 6 Kasım 1937de kendi el yazılarıyla,
latince olarak, “Kadastro ve Tapu Tahrîrine Mahsûs Beyânnâme”de,
sâdece “Sâmî” ismini ve imzâsını kullandıklarına ve nüfus cüzdanlarında
da sâdece “Sâmî” ismini kullandığına göre, tam ism-i
şerîflerinin kullanılmaması o devirdeki birtakım yasakları akla getirmektedir.
Bu “Beyânnâme”de, Hazretin doğdukları ev Seyhân
vilâyeti, Adana kazâsı, Kayalıdağ mahallesi, Sabuncu Abdullâh sokağı
olarak belirtilmiştir ki burada da isimler değiştirilmiştir. Hazretin
doğdukları evin bulunduğu mahalle en son Tepebağ adını almıştır.