Resûlullâh (s.a.v.)’in Hz. Hatîce’tül Kübrâ’dan olan dört kızından
en çok sevdiği, hicretten 13 yıl evvel Mekke’de doğdu. Hicretin ikinci
yılında Hz. AİT (r.a.) ile evlendirildi. Aklı, zekâsı, hüsn-i cemâli
(güzelliği), zühdü (dünyâya düşkün olmaması), takvası ve güzel
ahlâkı ile bütün insanlara çok güzel bir örnektir. Yüzü pek beyaz ve
parlak olduğundan (Zehra) denildi. Zühd ve dünyâdan kesilmekte
en ileri seviyede idi; kad ınlara mahsûs haller kendisinde
görülmediği için (Betül) çok temiz demişlerdir. Âyet-i Kerîme ve
Hadîs-i Şerîfler ile medh olundu. Resûlullâh (s.a.v.)’in irtihâlinden
sonra güldüğü hiç görülmemiştir. Peygamberimiz (s.a.v.)’den sonra
altı ay daha yaşayıp on birinci yılda Ramazân-ı Şerîf’in 3. günü
irtihâl ettiler.
Ehl-i Beyt-i Nebevfnin fazîlet ve kemâlâtı pek çoktur. Saymakla
bitmez. Onları anlatmağa, medh etmeğe insan gücü yetişmez.
Onların kıymetleri ve büyüklükleri, ancak Âyet-i Kerîme ile
anlaşılmaktadır, imâm-ı Şafiî bunu çok güzel bildiriyor, diyor ki: “Ey
Ehl-i Beyt-i Resul!, Sizi sevmeyi, Allâhü Te’âlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de
emrediyor. Namazlarında size duâ etmeyenlerin namazlarının
kabul olmaması, kıymetinizi, yüksek derecenizi gösteriyor. (Şafiî
Mezhebinde Tahiyyat’tan sonra Salevât okumak farzd ır.) Şerefiniz
ne kadar büyüktür ki Allâhü Te’âlâ, Kurân-ı Kerîm’de sizleri
selâmlıyor.” Ehl-i beyti sevmek her Mü’mine farzdır. Son nefeste
îmân ile gitmeğe sebeb olur.
Server-i Âlem (s.a.v.) bir Hadîs-i Şerîf’te buyurdular ki: “Ehl-i
beytim, Nûh (a.s.)’ın gemisi gibidir. Onlara tâbi olan, selâmet
bulur. Geri kalan helak olur.”
Bir Hadîs-i Şerîf’te buyuruldu ki: “Fâtıma benim bir
cüz’-ümdür. (Yâni benden bir parçadır), onu inciten, beni in-
citir.”
“Kızım Fâtıma dikkat et! Bütün Mü’min kadınların
veya bu Muhammed (s.a.v.) ümmeti kadınlarının büyüğü
olmana razı değil misin?” Not: Sahabe serisinin bir sonraki
yazısı 2 Nisan tarihindedir.
(islâm Âlimleri Ansiklopedisi, 1.c. 139-144