Nikâh merasiminden sonra Peygamber (s.a.v.) Efendimiz nikâhın kıyıldığını mübârek kızları Hz. Fâtıma-i Zehrâ (r.anhâ)’ya haber verirken gözlerinden yaşlar akıyordu. Hz. Fâtıma (r.anhâ) sordu: “Babacığım, niçin ağlıyorsunuz, neden üzgünsünüz?” Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: “Kızım, senin için ağlıyorum. Çünkü sen de benim gibi, anadan mahrum kaldın. Annen Hz. Hatice sağ olsaydı da bugünkü sevincimize katılsaydı. Senin çeyizlerini kendi elleriyle yapardı. Hep beraber sevinir mes‘ud olurduk. Ne çâre, bu hayatın icâblarındandır ki, acı ile tatlı beraberdir. Allâh’ın takdiri böyle imiş. İşte kızım, sen de bu durumda gelin oluyorsun da onun için üzgünüm.” diye cevap verdiler.

Hz. Fâtıma (r.anhâ): “Babacığım, herkesin kızlarının mehri altın ve gümüşle takdir ediliyor. Benim mehrim de böyle olursa, seninle diğerleri arasında ne fark olur? Gönlüm arzu eder ki, benim mehrim yarın mahşer gününde senin ümmetinin günahkârlarının ilâhî afv ve mağfirete kavuşabilmeleri için ancak sizin şefâatiniz olsun” deyince Allâh (c.c.) tarafından Hz. Fâtıma (r.anhâ)’nın bu dileğinin kabul olunduğu Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e bildirildi. Hz. Peygamber (s.a.v.) de: “Âferin kızım, Peygamber çocuğu olduğunu belli ettin” buyurdular. Sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Alî (r.a.)’den almış oldukları 400 dirhem gümüşten 63 dirhemini ayırdı. Geri kalanı Ümmü Seleme (r.a.)’e “Sen bunları saklayıver” diye verdi. Sonra Hz. Ebû Bekir (r.a.)’e: “Ey Ebâ Bekir, bu parayı al, çarşıya git, Fâtıma’ya çeyiz için gereken eşyayı al.” buyurdu. Hz. Ebû Bekir (r.a.) çarşıya gitti, bir sedir, yüzü keçi derisinden bir yün yatak, içi hurma lifi dolu bir yastık, üzerine örtünmek için bir battaniye, yere yaymak için bir kilim, su içmek için bir maşraba, bir takım çamaşır, elbise ve bazı ufak tefek şeyler aldılar.

Hz. Ebû Bekir (r.a.) bunları pazardan satın alıp Hz. Peygamber (s.a.v)’e getirince gözleri yaşla dolan Peygamber (s.a.v.) Efendimiz “Yâ Rabb, senin sevmediğin israftan, çekinen kimselere bu eşyayı hayırlı ve mübarek kıl” diye duâ buyurdular. Hz. Fâtıma (r.anhâ) bu eşyayı bütün hayatı boyunca kullanmıştır.(M. Cemâl Öğüt, Hz. Fatımatuzzehra, s.54)

Bir Yorum Bırak