«( Sana tecrübe ve imtihan için bu vazifeyi veriyorum, iyi hareket ettiğini görür isem seni memuriyette ibka ve terfi ederim. Allah (c.c)’dan sakın. Cahiliyet gururundan kaçın. Cenab-ı Hak onu ve onunla gururlananları sev­mez. Askerlerle arakdaşlığın iyi olmasına dikkat et. Onlara hayırdan bahs ve hayrı vaad ey­le Askerlere nasihat ettin mi nasihatların veciz olsun.
Kendini ıslah et ki insanlar sana karşı sa­lah bulsun. Düşman elçileri nezdine gelir ise onları ağırla ve onları fazla tutma ki askerlerin halini anlamadan gitsinler. Onlara askerlerini gösterecek olursan zaif noktalarını gösterme. Bilakis onları en muhteşem askerlerin arasında kabul et. Senden başka kimsenin onlarla görüşmesine müsaade etme! Maksatlarını iyi anla» buyurmuştur.
Mücahidlere şu nasihatlarda bulunmuştur:
«Gideceğiniz memlekette zinhar (sakın) zu­lüm ve teaddi (düşmanlık) etmeyiniz. Çok yaş­lı olanı katletmeyiniz. Hayvanatı da helak etme­yiniz. Düşman ile ahid ve karar ettikde ahdini­zi bozupta sözünden dönmeyiniz vo manastırlar­da birtakım ruhbanlar vardır ki onların kavli bâtılları iktizası nefislerini hapsetmişlerdir. Onları sakın katletmeyiniz. Mabedlerini yıkmayınız ve fevkalade zaruret olmadıkça hayvanatı kesmeyiniz ve ağaçları da yakmayınız.» buyurmuştur.
(Hz M.Sami, Hz.Ebû Bekir-iSıddik (r.a.) Sh. 105)