Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Hazretleri buyurmuşlardır: “Ben ilmin
medinesiyim (şehriyim), İmâm-ı Alî de kapısıdır. İlmi isteyen
kapısına müracaat etsin.” Bu hadîs-i şerîf, İmâm-ı Alî (r.a.)
Hazretleri’nin dîni bilgilerden çok haz duyduğunu ispat ediyor.
Dini bir mesele için Hz. Muaviye (r.a.)’e müracaat olunduğunda:
“İmâm-ı Alî (r.a.) Hazretlerine müracaat ediniz, zira benden
âlimdir.” cevabını verir. “İmâm-ı Alî (r.a.) Hazretleri’nin
fazîletlerini ve menkîbelerini zikreylemek veya hakkında ‘r.a.’
(Allâh Ondan Râzı olsun) demek ibâdettir.” (Cami‘u’s-Sağir)
“Allâh’ın isimlerinden başkası zikrolunmaz” diye itiraz
olunmasın. Zîrâ: “Salihleri anmak günahlara keffarettir.” “Salihlerin
anıldığı yere -yahud sâlihler anıldığı zaman- rahmet
iner.” Hadîsleri bu mânâyı onaylamaktadır. “İmâm-ı Alî dünyada
ve ahirette benim kardeşimdir.” (Cami‘u’s-Sağir)
“İmâm-ı Alî’nin bana olan nisbeti, Hârun (aleyhisselâm)’ın
Mûsa (a.s.)’a olan nisbeti gibidir. Şu kadar ki benden sonra
Peygamber gelmeyecektir.” Bu hadîs-i şerîften anlaşılan ölçü,
peygamberlik ölçüsü veya kendinden sonra halifeliğe sahip olması
değildir. Zira Hârun (a.s.), Mûsa (a.s.)’dan önce âhirete teşrif
buyurmuşlardır. Belki yüce maksatları, Tebûk gazasına teşriflerinde
İmâm-ı Alî (r.a.) Hazretlerini yerlerine bıraktıkları mânâdır.
“Mü’min’in sahife-i amalinin alâmeti İmâm-ı Alî Hazretlerinin
muhabbetidir.” (Cami‘u’s-Sağir)
“Bir kimse Alî’yi severse beni sevmiş olur ve Alî’ye buğz
ederse bana buğz etmiş olur.” İmam-ı Ali (r.a.) Hazretlerinin
muhabbeti öyle bir güzel şeydir ki, onun sahibine günah zarar
vermez, yani günah işlemez ki zarar versin. Bununla birlikte şer-î
kurallara aykırı hareket edenler de biliniz ki İmam-ı Ali (r.a.)’in muhabbeti
yoktur.
“İmâm-ı Alî (r.a.) Hazretleri’ne düşmanlık eden kimseye
Cenâb-ı Hakk (c.c.) düşman olsun. Lakin ictihad üzerine ayrılık
eden ashâba düşmanlık olunmaz.” (Menâvî)
“İmâm-ı Alî (r.a.) Hazretleri’ne sözlü ve fiili tâbî olanlar ve
ensarı olanlar kıyâmet gününde ilahi ihsanın fazlasına ermiş
olur.” (Menâvî)
(Hz. Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu (k.s.), Hz. Osman ve Ali (r.a.e), s. 85-86)