İslâm dışı güçler tarih boyu, müslümanların iyi niyet ve saflığından istifade ederek di­ne bir takım hurefe bid’atlar sokmuşlardır. Yani dinden olmayan bir takım şeyleri, dinin emirleriymiş gibi gösterip müslümanları fay­dasız ve batıl şeylerle uğraştırma yolunu seçmişlerdir. Böylece de müslüman asıl vazife­lerini unutmuş, öyle durumlar olmuş ki şirke (Allah’a ortak koşma) ve küfre varabilecek şeyleri farkında olmadan yapmıştır. Bu tür batıl inançlar bilhassa hanımlar arasında çok rağbet bulmaktadır. Bunlardan bazıları:
Türbe ve yatırlara adakta bulunma, mum yakmak, bez bağlamak. Elden ele sabun, ma­kas, bıçak gibi şeyler verilirse sonunda fena­lık çıkacağını söylemek. Kapı eşiklerine veya üstüne, uğur getirir zannıyla at nalı çakmak. Rakamlardan uğur beklemek. Salı günü uğur­suzdur, falan gün çamaşır yıkanmaz, filan gün temizlik yapılmaz veya yola çıkılmaz demek. Hacca gidene «hacı», hafız olana «hafız» denmese günah olur demek. «Ben hacca gittim, artık elime ölçü ve tartı aleti alırsam günahkâr olurum» demek. (Bilhassa bu hurafe müslü­manları ticaretten uzaklaştırarak iktisadi sa­hayı eline geçirmek için yahudinin müslümanlar arasına soktuğu korkunç bir tuzaktır.)
Fala yıldızname’ye inanmak. İki bayram arasın­da yapılan nikâhı caiz görmemek. Kabre toprak atarken, kürek elden ele verilirse uğursuz ve günah olur demek. Yolda giderken önünden hayvan geçerse bundan mana çıkarmak. Kö­pek uluması veya kuş ötmesini uğursuz say­mak. Hıdır İlyas (Hıdrellez) günü bayram şen­liği şeklinde kutlamak, o günde sokaklarda ateş yakarak üzerinden atlamak. Evlenirken pazarlık yapmak, başlık parası almak (yalnız evlenirken kadına erkek tarafından verilmesi gereken mehir bundan istisnadır.)