Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz’in çıktığı sefer­de sahâbî hazeratı, çeşitli mucizelere şahid oldular. Bu mucizelerle onların imânı daha da kuv­vetleniyor ve netice olarak Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e daha çok bağlanıyorlar, onun sünnetine sarılıyorlardı.
Peygamberimiz (s.a.v.)’in devesi Kusvâ ilk çöktüğü yerden sıçrayıp kalkmış ve geri dönüp pek az suyu olan Semed çukuru yolu üzerinde­ki Hudeybiye’nin en son, en uzak noktasında çökmüş ve Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz Kusvâ’dan inmişti.
Semed çukurundaki az su bitince; Peygambe­rimiz (s.a.v.) çantasından bir ok çıkarıp Semed çukurunun dibine saplanmasını emrettiler. Sa­hâbî (r.a.)’den birisi bu emri ifâ eder etmez, çukurdan su fışkırmaya başladı. Aynca suyu çeki­len Hudeybiye Kuyusu’nun da suyu çoğaldı.
Başka bir yerde Peygamber (s.a.v.) ibrikten abdest aldığı bir sırada su istemek üzere ona vardılar. «Mahvolduk ya Resûlullah (s.a.v.)» dedi­ler. Peygamberimiz (s.a.v.) «Ben sizin aranızda iken mahvolmayacaksınız» buyurdular. Mübarek ellerini abdest aldıkları ibriğin üzerine koyup «Alı­nız Bismillah» buyurunca, mübarek parmakları­nın arasından su akmaya başladı.