Fakîh Ebû’l-Leys Semerkandî (R.H.) der ki: “Mü’min Allâh’a karşı takvâ sâhibidir ve O’nun hükmüne râzıdır.” ma’nâ, Allâh-ü Teâlâ’nın şu hükmüne uygundur: “Belki bir şeyi siz hoş bulmazsınız; ama o şey sizin için hayırlı olabilir. Başka bir şeyi de hoş bulabilirsiniz; ama o şey, sizin için hayırlı olmayabilir. Doğrusunu siz bilemezsiniz, ancak Allâh bilir.” (Bakara Sûresi, Âyet: 216)
Ya’ni, size fâideli olanı, dîninize ve dünyânıza fâidesi dokunanı siz bilemezsiniz. O hâlde Allâh’ın sizin için verdiği hükme râzı olunuz. Çünkü size fâideli olanın ne olduğunu lâyıkıyla bilemezsiniz.”
Hükemâdan bazısı şöyle demiştir:
“İnsan için dört konak vardır:
1) Dünyâ hayatı: Dünyâda kalışımızın misâli, geceleyin yolculuk yapan bir hacc kâfilesine benzer. Kâfiledekiler rahat edemezler, hayvanlarını bırakamaz, yüklerini çözemezler; çünkü yolculuklarının sür’atli olması gerekir.
2) Kabir hayatı: Kabirde kalışımızın misâli, yolcuların, bazı konaklarda yüklerini indirip bir gece veyâ gündüz istirâhatten sonra yollarına devâm etmeleri gibidir.
3) Mahşer hayatı: Mahşerdeki konaklama, hacc kâfilesinin Mekke’ye inişlerine benzer. Burası, bütün uzak diyârlardan gelenlerin son toplanma yeridir. Orada hacc farîzalarını ve âdâbını îfâdan sonra sağa sola giderler. Kıyâmet günü de böyledir, hesâba çekildikten sonra bir fırka cennet’e, bir fırka da cehennem’e gönderilir.
4) Niçin yaratılmışsak, ona vâsıl oluşumuz.”!
(Fakîh Ebû’l-Leys Semerkandî (R.H.) Tenbîhü’l-Gâfilîn, S. 721-722)