İlâhî kitapların üçüncüsü olan İncil, İsa (a.s.)’a indirilmiştir.

Fakat bugün Hıristiyanların elinde bulunan ve Ahd-i Cedid (Yeni Ahid) denilen kitaplar Hz. İsa (a.s.)’a Allâhü Teâlâ tarafından gönderilen İncil değildir. Incil’in bozulup değiştirilmesi ve birbirine uymayan çok sayıda İncillerin ortaya çıkmasının sebebi, o devirdeki baskı, zulüm ve Hıristiyan mezhepleri arasındaki ihtilaflardır. İlk yıllarda Hz. İsa (a.s.)’ın tebliğ ettiği dine karşı yapılan baskı gizlenmeyi gerekli kılmış, bu gizlilik de bu hak dinin inancına dışarıdan birçok fikrin girmesine sebep olmuştur. Hatta öyle ki, görüşü birbirinden ayrı olan birçok cemaat diğerine düşman olmuştur.

Zamanımızda, Hıristiyanların elinde birbirini tutmayan Luka, Matta, Yuhanna ve Markos isimli şahıslar tarafından yazılan ve bu isimlerle anılan 4 ayrı İncil vardır. Bunların dışında daha pek çok İnciller meydana çıkmışsa da Hz. İsa (a.s.)’dan asırlar sonra Mîlâdî 325 yılında İznik’te toplanan meclis tarafından, 360 incil arasından sadece bu ismi geçen dört İncil kabul edilmiş diğerleri yakılmıştır.

“İmanın tadını Rab olarak Allâh (c.c.)’u, din olarak İslamı, peygamber olarak Peygamber (s.a.v)’i seçip razı olan duyar.” (Müslim, Tirmizi)

Sadece Allâh(c.c.)’ın varlığını kabul etmek, îman etmiş olmak için kâfi değildir. Buna şu hâdise delildir: Peygamberimiz (s.a.v)’in amcası Hz. Abbas (r.a), Mekke’nin Fethi günü Ebû Süfyan’ı Peygamberimiz’in huzuruna çıkardı.

Peygamberimiz (s.a.v.), “Yâ Ebâ Süfyan! Henüz lâ ilâhe illallah diyeceğin vakit gelmedi mi?” diye sordu.

Ebû Süfyan biraz düşündükten sonra, Lâ ilâhe illlah dedi. Fakat Peygamberimiz bunu kâfi görmeyip ilâve olarak, “Ya “Muhammedün Resûlüllah” diyeceğin vakit daha gelmedi mi?” buyurdu. Bunu da söylemesi üzerinde durdu, sonra Ebû Süfyan, Muhammedün Resûlüllahdiyerek imana geldi ve İslâmla şereflendi. Peygamberimiz (s.a.v) de onun başka bir şey söylemesini istemedi.

(Muhammed Alaaddin b. İbni Abidin, Hediyye-tül Abiyye , s.900)