Peygamberler ve şehitler hesaba çekilmeyeceklerdir. Çünkü peygamberler masumdurlar. Şehitler ise şehit oldukları andan itibaren geçmiş bütün günâhları Allâh (c.c.) tarafından affedilmiştir. Bu yüzden onlar da hesaba çekilmeyeceklerdir. Peygamberler sadece Allâh (c.c.)’dan gelen kanunları kendi kavimlerine tebliğ edip etmedikleri hususunda sorguya çekilecekler, bundan sonra da onların sorumlulukları sona erecektir. Müminlerin hesaba çekilmeleri de çok kolay olacaktır. Onların hesabı sadece küçük bir azardan ve sitemden öteye gitmeyecektir. Böylece Allâh (c.c.)’un rahmetine kavuşacaklardır. Onlara: “Sizler niçin şunları şunları yaptınız? Bunlara rağmen yine de Allâh (c.c.) sizlerin günâhlarınızı bağışladı” denilecektir. Mü’minlere yapılacak olan sorgulama şiddet ve azâpla olmayacak, Allâh (c.c.)’un fazlı ve keremi sayesinde şefkât ve sevâpla olacaktır. Allâh (c.c.) fazlıyla onları konuk edecek ve âyet-i kerimede belirtildiği gibi onları kendi zürriyetlerine ilhâk edecektir. “İmân eden ve soylarından gelenler de imânda kendilerine tabi olanlar var ya; işte biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Onların âmellerinden de bir şey eksiltmedik. Herkes kazândıklarına karşı bir rehindir.” (Tûr s. 21) Hesap vaktinde eğer müminler, imânlı ve sâlih bir nesil ise onlara Allâh (c.c.)’un fazlından bolca verilir. İmânlı bir nesil olması şartıyla, imânlı olan baba ve onun zürriyetinden gelenler cennete birlikte gireceklerdir. Bu Allâh (c.c.)’un o kimseye çocuklarıyla birlikte cennette yaşaması için verdiği bir lütuftur. Eğer zürriyeti imânlı bir nesil değilse, Nuh (a.s.)’ın başına gelenler onların da başına gelecek ve imânlı atalarından ayrılacaklardır. Ahirette herkes hayır ve şer ne işlemişse onun karşılığını görecektir. Kişi işlediği âmellerine ipotek edildiğine göre, iyi âmelleriyle gelenler bu ipoteği çözecek aksi takdirde ilâhi cezaya çarptırılacaklardır.
(İmâm Şarani, Ölüm Kıyâmet Ahiret, s.113-114)