Beşaşet: Güler yüzlü olmak ve hoş bir hale sahib olmak demektir. Karşılığı ubuset, yüz ekşiliğidir. İnsan daima güler yüzlü olmalı, hiç kimseye karşı çatık kaşlı bulunmamalıdır. Güler yüzlülük bir sadaka ve bahşiş sayılır. Bir hadîs-i şerîfde buyrulmuştur:
“Allâh muhakkak ki yumuşak huylu ve parlak yüzlü kulunu sever.”
Huşu: Tevazu göstermek, hakka boyun eğmek, korku ile sevgi karışımı olan saygılı bir tavır takınmak demektir. Karşıtı, gaflet içinde kendini büyük görme, kalb huzurundan yoksun olmadır. Bir ibadetin değeri, huşua olan yakınlığı nisbetinde artar. Haşyet de, saygı ile karışık kalple ilgili bir korkudur. Allâh korkusuna “Haşyetullah” denir. Kalbinde Allâh korkusu bulunmayan kimsenin her çeşit fenalığı yapması mümkündür. Bir hadis-i şerifde buyrulmuştur:
“Hikmetin başı Allâh korkusudur.”
Yüce Allâh’ın kudret ve azametini düşünen bir mü’minin kalbinde Allâh korkusu parlar ve onu daima iyiliğe götürür.
İhlâs: Herhangi bir işi güzel bir niyetle ve saf bir kalb ile yapmak, işe başka bir şey karıştırmamaktır. Böyle bir hale, “Hulûs” da denir. Yapılan görevlerin değerleri ihlâsa göre artar. İhlasın karşıtı Riya (gösteriş) ‘dır. Riya, bir görevi yalnız bir gösteriş için veya maddi bir yarar için yapmaktır.
Riyakâr bir insan, temiz ruhlu, iyi bir insan değildir. Yaptığı işlerin mükâfatını Allâh (c.c.)’den dilemeğe yüzü olmaz. Bir hadîs-i şerifte buyurulmuştur:
“Şüphe yok ki, Allâh, sadece kendisi için yapılan ve kendi rızası için istenen bir işi kabul eder.”
Hamiyet: Kutsal şeyleri ve milletin haklarını gözetmek, namus, şerefi ve fikirleri töhmetten korumak yolunda gösterilen çabaya hamiyet denir. Bu çok güzel bir haslettir.
(Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali)