Takva: Günahlardan kaçınma huyuna sahib olmak. Hakk Te‘âlâ’nın korkusu ile bütün çirkin şeylerden beri bulunmak demektir. İsmetin karşıtı, suçluluk ve günahkarlık halidir. İnsanın asıl güzelliği ve şerefi kazandığı ismet (takva) sayesindedir.
Namus: Şeref, iffet, edeb, haya, emniyet ve istikamet gibi fazîletlerin tümünden ibaret olan pek kıymetli bir vasıftır. Namusun karşıtı, iffet ve istikametten yoksun bulunmaktır. Namus, değişmeyen bir gerçektir. Onun bunun anlayışına göre değildir. İslâm ahlâk ve adabına uymayan herhangi bir şeyin namus vasfı ile ilgisi yoktur. Onun için İslâm ahlâkına uymayan şeylerden kaçınmak gerekir.
İffet: Namus, perhizkârlık, nefsi hayvanî sarkıntılıklardan engellemek huyudur. Karşıtı “Fuhş”dur. Namusa aykırı harekettir. Ruhların temizliği iffetledir. İffetsiz bir kimse, zehirli mikroplardan daha zararlı bir yaratıktır, kendisinden her halde uzaklaşmak gerekir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Allah’ım! Ben senden dünyam, dinim, ehlim ve malım hakkında iffet dilerim.”
Mürüvvet: Erkeklik, insanlığa uygun olan şeyi yapmak, güzel görünen şeyleri alıp yerilmeyi gerektiren hallerden kaçınmak demektir. Bunun karşıtı, namerdliktir. Açıkça yapılmasından utanılacak bir işi, gizlice yapmamak da bir mürüvvet sayılır. Görülen bir iyiliği unutmamak ve fırsat düştükçe karşılığında iyilik yapmak da bir mürüvvet eseridir.
Hıfz-ı Lisan: Dili gereksiz sözlerden koruyup ihtiyaçtan fazla söz söylememek halidir ki, çok iyidir. Bunun karşıtı “Malâyani” denilen faydasız şeylerle uğraşmak ve ağzına gelen her şeyi söylemektir. Akıllı olanlar çok kez susarlar. Gerek görülmedikçe söz söylemek istemezler. Susmak çok güzel bir şeydir. Yeter ki, bir hakkın kaybolmasına veya bir gerçeğin yanlış anlaşılmasına sebebiyet vermiş olmasın. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyurmuşlardır: “Her kim Allah (c.c.)’a ve âhiret gününe îman ediyorsa, hayır söylesin veya sus- sun.’’
(Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 492-500-504-505.s.)