Yiyecekle ilgili dikkat edilecek ilk husus; yenilecek şeyin helâl olmasıdır. Helâl yiyecekte şu üç özellik aranmalı:

  1. Yenilecek şey, herkes tarafından bilinip tanınan bir madde olmalı, ona zulüm ve hıyanet gibi ilmin kötü gördüğü herhangi bir şey karışmamalı.
  2. Yemeği yeme arzusu, mubah bir sebebe dayanmalı; hevaya uymak, maksadıyla olmamalı.
  3. Yemek, sünnetin hükümlerine uygun olmalı; onu sakıncalı ve şüpheli yapacak mekruh bir sıfat taşımamalı.

Allâhü Teâlâ şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Sizlere rızık olarak verdiklerimizin temiz (helâl) olanlarından yiyin ve şükredin” (Bakara s. 172)  Allâhü Teâlâ, bu Âyet-i Kerime’de, yeme işini şükürden önce zikretmiştir.

Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:  “İnsan, (helalinden kazanınca) kendi yediği veya hanımına ve aile fertlerine yedirdiği her lokmadan sevâp kazanır.” (Buhârî, Müslim)

Selef-i Salihin, aç kalırken güzel bir niyet taşıdığı gibi; yemek yerken de mutlaka güzel bir niyet taşırdı. Ahirete yönelik bir niyeti olmadan yenilen her yemek; alışkanlık, şehvet ve arzuların tatmini içindir. Yine ahirete dönük bir niyet taşımadan aç kalan kişi de; aynı şekilde alışkanlık arzularını tatmin ve halka güzel görünmek için aç kalmıştır.

Bunlar nefsin çok ince hile ve afetleri arasındadır.

Sehl (r.âleyh) şöyle derdi: “Yemeğin edebini güzel şekilde yerine getirmeyen kişi, amellerin edebini de güzel yerine getirmez!”

Ahiret niyeti ve Allâhü Teâlâ’nın rızası için yemek yiyen kişinin yaptığı işin güzelliği; tıpkı Allâhü Teâlâ’nın rızası ve ahiret niyetiyle aç kalan kişinin amelinin güzelliği gibidir. Bu maksatlarla yapılmayan iş, dünyevî maksatlarla yapılanla aynı olur.

(Ebu Talib el-Mekkî, Kutu’l Kutub, c.4, s.149-152)