“Eğer onlara bir iyilik dokunsa, “Bu Allah kalındandır.” derler. Şâyed onlara bir fenalık dokunsa, “Bu,
senin yüzündendir.”derler. De ki: “Hepsi Allah tarafındandır…” (En-Nisâ s. 78.â.)
Âyette geçen “hasene” ve “seyyie” sözleriyle ilgili izahlar şöyledir:
- “Hasene” den murâd, düşmana gâlib gelip ganîmet elde etmek; “seyyie”den murâd, savaşta öldürülme ve bozguna uğratılmadın
- Belâ ve günâha “seyyie”; ni’met ve tâate de “hasene” denilebilir. Nitekim Cenâb-ı Hakk: “Onları hem hasenelerle, hem de seyyielerle imtihana çektik ki dönsünler.” (A’râf s. lea.â.), “Çünkü hasenat, seyyiâtı giderir.” (Hûd s. ıi4.â.>. Buna göre âyetteki “Eğer onlara bir hasene dokunursa…” ta’biri her türlü “hasene”ye şâmil olan umûmî bir ifâde olur. “Eğer onlara bir seyyie dokunursa…” ta’biri de her türlü “seyyie”yi (kötü ve fena şeyleri) içine alan umûmî bir ifâdedir. Cenâb-ı Hakk hemen peşi sıra “De ki: Hepsi Allah tarafındandır.” buyurmuştur ki bu da bütün iyilik ve kötülüklerin Allah’tan (Allah’ın yaratmasıyla olduğuna delâlet eder) ki elde edilmek istenen ma’nâ da budur.
- Bu âyetin, bolluk ve kıtlık hakkında nazil olduğunda ittifak edilmiştir. Müfessirler şöyle demişlerdir: “Medîne, Nebî (s.a.v.) Efendimiz, orayı teşrîf buyurduklarında ni’metlerle bollukla dopdolu idi. Yahûdîlerin inadı ve münafıkların nifakı ortaya çıkınca Allah ta’âlâ, önceki bütün ümmetler hakkında ki sünnetullâhını yürüterek rızıklarını biraz kıstı. Nitekim “Biz, hangi memlekete bir peygamber gönderdik isek oranın halkını, yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka fakirlikle, şiddetle, hastalıkla sıkıp yakaladık.” (A’râf s. 94.â.) buyurulmuştur.
(Fahrüddîn Er-Râzî (r.h.), Tefsir-i Kebîr Tercümesi 8. c., 171-172. s.)