Sıhhatin ve hastalığın görünen sebebi yiyeceklerdir. Nitekim Acâib-ül mahlûkat kitabında diyor ki: Bütün hastalıkların aslı, bir kimsenin kendisine yaramayan, dokunan şeyleri yemesidir. Bütün ilâçların başı da, mizacına uygun şeyleri yemesidir. Az yemek, ilâç kullanmaktan daha uygundur. Bu konuda Câlinos der ki, balık zarar, nar da hep faydadır. Bununla beraber az balık yemek, çok nar yemekten iyidir. Üstadımdan (r.h.) işittim. Buyurdu ki, hastalıkların sebebi dört şeydir: Kötü su, kurt, pis koku ve pastırma gibi, kurutulmuş şeyleri yemek. Hikmet sahiplerinin kitaplarında diyor ki: Altı şey, cima’ı artırır, gece uykuyu azaltır, gündüz çok uyutur, bevli habseder. Bunlardan ikisi, tok karnına yemek ve gece su içmektir.
O halde, insan çok yemeyi âdet etmemelidir. Çünkü bu, hayvanların âdetidir. Dinde ayıp, hikmette beğenilmeyen bir şeydir. Bunun için yiyeceklerde ihtiyat üzere olmak lâzımdır. Zararlı şeyleri yememelidir. Az yemeyi âdet edinmelidir. Zamansız yemek yememelidir. Belki zamanının çoğunda aç durmalıdır. Yemek yiyince gerçekten iştah ile arzu ile yemelidir ki, doktora ve ilâca muhtâç olmasın.
Ebû Abbâs Kassâb (r.h.) buyurur: Açlıktan takatsiz kalmayınca, hiçbir zaman yemek yemedim. Bunun için de hiç bir zaman doktora ihtiyâcım olmadı.
Beyt: Gördüm tıbbın elifbası, Açlık her derdin devası.
Resûlullâh (s.a.v.) buyuruyor ki, «Allâhü Te’âlâ, her hastalığın ilâcını yaratmışdır. Yalnız, ölüme çâre yokdur.» Bir hadîs-i şerîfte, «Hastalıkların başı, çok yemektir. İlâçların başı, perhizdir». buyurmuşlardır.
İnsan hasta olmamağa dikkat etmelidir. Bunun için de, şerî’ate uygun yaşamak lâzımdır. Şerî’ate uymakta gevşek davranarak, hasta olan kimse, ilâç almalı, perhîz etmeli ve fakirlere sık sık sadaka vermelidir.
(Muhammed Rebhâmi, Riyad’ün Nâsıhin, s.584-589)