“Ey Mü’minler! Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz ,hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikahlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu Allâh katında büyük bir günâhtır.” (Ahzâb s. 53)
İşte bu Âyetler ile Cenâb-ı Hakk, kadınlara tesettürün lüzûmunu ve tesettürde, erkek ve kadınlar için kalblerinde temizlik ve tahâret olduğunu beyânla Resûlü (s.a.v.)’in kadrini ve şânını yüceltmiş ve yükseltmiştir.
Hz. Âişe Sıddîka (r.anhâ) Vâlidemiz’den Müslim ve Buhârî’nin rivâyetlerine nazaran, bu Hicâb Âyeti’nin nüzûl sebebi şöyledir: “Ezvâc-ı tâhirat (r.a.e.), bazen akşamları Medîne kadınlarıyla berâber boş meydânlığa gezinti için çıkarlardı. Hz. Ömer (r.a.) de “Yâ Resûlallâh! Eşleriniz perde altına alsanız; zîra huzûrunuza her çeşit insan gelir gider.” derdi. Lâkin, bu husûsta Allâh (c.c.) tarafından bir emir gelmediği için, Hz. Ömer (r.a.)’in bu teklîfine Nebî (s.a.v.) Efendimiz sükût buyururlardı. Bir gün Nebi (s.a.v.)’in temiz eşlerinden Hz. Sevde (r.anhâ) Vâlidemiz, âdet üzere gezintiye çıktıklarında Hz. Ömer (r.a.): “Yâ Sevde! Biz, seni bildik” dedi ki bu sözlerinden maksâdı, Hicâb ile ilgili ilâhî bir emrin gelmesini istemeleriydi.”
Şu hâlde nefsini azâbdan kurtarmak isteyenlerin, gerek Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’in zamanlarında; gerekse ebedî âleme irtihâllerinde Resûlullâh (s.a.v.)’e ezâ verecek, şerîatın hükümlerine aykırı bir harekette bulunmaktan şiddetle kaçınmaları gerekir.
Hicâb Âyeti, nâzil olunca Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’in akrabâları gelip “Yâ Resûlallâh, bizler de perde arkasından mı konuşacağız?” demeleri üzerine Ahzâb suresi 55. Âyet nâzil oldu ki bu Âyet ile Allâh (c.c.), Müslüman kadınlara yedi sınıf erkekten gayrisiyle konuşurken perde arkasından konuşmalarını emir buyurdu.
(Hulâsatü’l-Beyân Fî Tefsîri’l-Kur’ân, 11.c.,4460-4462.s.)