Bedir Gazvesi’nden önce şeytan, Mekke halkını savaşmak için teşvik etmiş; fakat sonrasında onları yüzüstü bırakıp kaçmıştır. Şeytan’ın Mekke halkına vesvesesi şöyle olmuştur:
Şeytanın, benî Bekir kabilesi reisi Sürâka bin Mâlik’in sûretine girerek yardım edeceğini vaad etmesi, Kureyşlileri sevindirerek gururlarını artırmıştı. Çünkü Kureyşliler, benî Bekir kabilesi ile geçmişte olan muharebe ve kavgalardan dolayı bu kabile tarafından saldırılara mâruz kalma ihtimalini düşünüp endişe ediyordu.
Şeytan, meleklerin İslâm askerlerine yardıma geldiklerini gördüğü zaman zaferin İslâm ile beraber olacağını anladığından geri dönüverdi. Kureyş’ten Hâris bin Hişâm arkasından koştu ve: “Bizi nereye bırakıp gidersin? “ diye elini tutunca, Hâris’in göğsüne bir yumruk vurdu ve: “Sizin işiniz çıkmaz yoldur. Sonunuz berbattır ve helâk olmaktır” dedi. Şeytan’ın bu sözü üzerine Kureyşlilerin ümidi kesildi ve hezimete uğradılar.
“Hatırlayın o zamanı ki; o zamanda şeytan, amellerini kâfirlere süsledi de: ‘Bugün insanlardan size gâlip gelecek yoktur, elbette ben size yardımcıyım.’ dedi. İslâm ve kâfir askerleri birbirini görüp savaşa başlayacağı zaman şeytan arkasına döndü ve: ‘Ben size yoldaş olamam. Zîrâ sizden ve âmelinizden uzağım. Ve ben sizin görmediğiniz şeyleri görüyorum. Bundan dolayı sizinle işbirliği edemem. Çünkü ben Allah’tan korkarım. Hakikaten Allah’ın azâbı şiddetlidir.’ dedi.” (Enfâl S. 48)
Kureyşliler bozgundan sonra Sürâka’ya gidip sitem ettiklerinde, Sürâka hiçbir şeyden haberi olmadığını ve yanlarında asla bulunmadığını söyleyince kendilerini teşvik eden kimsenin Sürâka şekline bürünmüş şeytan olduğunu anlamışlardı.
Şeytan’ın firarı kâfirlerin hezimetine sebep olmuştur. Muharebede bir kişinin firarının bir ordunun hezimetine sebep olduğu görüldüğünden, İslâm dininde muharebeden firar etmek büyük günahlardan sayılmıştır ve harp esnasında firar eden kimsenin katli helâldir.
(Mahmud Sami Ramazanoğlu (k.s.), Bedir Gazvesi s. 144-145)