“Rahman, Rahim, Allah’ın ismi ile,
Hamd, o rabbil alemin, o Rahman, o Rahim, o din gü­nünün maliki Allah (c.c.)’ın. Sade sana ederiz kulluğu, ibadeti. Ve sade senden dileriz avni, inayeti ya Rab! Hi­dayet eyle bizi doğru yola. O kendilerine in’am ettiğin mesutların yoluna; ne o gadap olunanların ne de sap­kınların! (Fatiha Sûresi),
***
İlahi! Hamdini sözüme sertaç ettim, zikrini kalbime mi’râç ettim, kitabını kendime minhâç ettim. Ben yoktum var ettin, varlığından haberdar ettin. Aşkınla bi karâr et­tin. İnayetine sığındım, kapına geldim. Hidayetine sığın­dım lutfüne geldim. Kulluk edemedim afvine geldim. Şa­şırtma beni, doğruyu söylet, neşeni duyur, hakikati öğret. Sen duyurmazsan ben duyamam, sen söyletmezsen ben söyleyemem, sen sevdirmezsen ben sevdiremem. Sevdirbize hep sevdiklerini. Yerdir bize hep yerdiklerini. Yâr et bize erdirdiklerini. Sevdin habibini kainata sevdirdin. Sevdin de hil’atı risaleti giydirdin. Makamı İbrahim’den makamı Mahmud’a erdirdin. Serveri asfiya kıldın. Hatemi enbiya kıldın. Muhammed Mustafa kıldın. Selatü selam, tahiyyat-ü ikram, her türlü ihtiram ona, O (s.a.v.)’nun Al-ü Eshab-u Etbaına Yarab!
(Hak Dini Kur’an Dili C.1/7)