“Lâ ilâhe illallâh” dediğin zaman, bu yalnız dilinde kalıyor, kalbinde hiçbir semeresi olmuyorsa, sen münâfıksın! Eğer bunun meskeni dil değil kalb oluyorsa, sen mü’minsin! Meskeniyet rûh oluyorsa, sen âşıksın. Ve eğer sırrın buna mesken oluyorsa, sen mükâşifsin!
Birinci îmân, avamın îmânıdır. İkincisi havassın îmânıdır. Üçüncüsü havâss-ı havassın îmânıdır. Bu itibarla, birincisi mücerred doğru bir sözün semeresidir. İkincisi basiretin semeresi ve kalbin inşirahıdır. Üçüncüsü mükâşefe ve müşâhedenin meyvasıdır.
Sakın yalnız dilinle müslüman olma! Çünkü bu kelime (lâ ilâhe illallâh) Kıyâmet pazarında senin aleyhinde şahitlik edip şöyle çağıracak: “Rabbim, ben bu adama şu kadar sene arkadaşlık ettim; fakat hiç bir zaman hakkımı itiraf etmedi ve bana saygı göstermedi.”
Demek ki bu kelime ya senin lehinde veya aleyhinde şahâdet edecektir. Eğer Âlem-i fazl’den isen lehinde, Âlem-i Adl’den isen, aleyhinde şâhidlik yapacak. Yâni Âlem-i fazl, cennete girinceye kadar onlara saygı ve ihtiramla tanıklık eder. Âlem-i adl, cehenneme girinceye kadar onlar aleyhinde ne varsa söyler.
Kuran’ı Kerîm’de buna işaret edilerek deniliyor ki: “İnsanların bir takımı cennete, bir takımı da çılgın alevli cehenneme girer.” (Şûrâ s. 7)
Şahâdet kelimesinin evveli küfür, sonu îmândır. Alem-i adl yalnız “Lâ ilâhe” ile kalıp küfre düştüler. Onlara denildi ki: “Bu yerde kalmayın, ikinci konağa geçin!”
Kur’ân-ı Kerîm’de: “Ey îmân edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği Kitâb’a ve daha önce indirdiği Kitâb’a inanın. Kim Allah’ı, meleklerini, kitablarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr ederse, şüphesiz derin bir sapıklığa dalmıştır.” (Nisâ s. 136)
Âlem-i fazl ise, ikinci konağa (illâllah) menziline geçti. Onlara denildi ki: “Peygamber ve mü’minler, ona Rabbinden indirilene inandı. Hepsi Allah’a, meleklerine, Kitablarına, peygamberlerine îmân etti.” (Bakara s. 285)
(İmâm-ı Gazalî (rh.a.), Kelime-i Tevhid Kal’ası, 8-9.s.)