Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in mübarek sözleri, ilmî metodlarla ve titizlikle kayıt altına alınmış, uydurma hadîsler müstakil kitaplarda toplanarak gerekli ayıklamalar yüzyıllar önce yani elde yeterince materyal bulunduğu dönemlerde yapılmıştır. Günümüzde bu hadîslerin rivâyet yollarını ve râvilerin durumlarını inceleme imkanı ortadan kalkmıştır. Ayrıca günümüzde yaygın sosyal hayata ve dünyevî faydacılığın ön planda olduğu “akılcı” zihniyete uygun olmadığı gerekçesiyle bazı hadîsleri boşa çıkarmak, getirdiği şerîat kıyâmete kadar geçerli olacak olan Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e saygısızlıktır. Hadîs-i Şerîfler’i çeşitli yönlerden inceleyen ve şerheden âlimlerin görüşlerini bırakarak, şimdi yorumlar yapmak kişiyi “Bir hadîsi reddeden üç şeyi yalanlamış olur:
-Allâh (c.c.)’yu, Resûl (s.a.v.)’i, Rivayet edeni.” (Rudani) hadisi kapsamına sokabilir.
.“Hadîsleri ayıklamaya” cüret edenlerin hedef aldıkları hadîslerden biri şudur: Resûl-i Ekrem (s.a.v.) kadın için: “Eğe kemiği gibidir.” buyurmuşlardır. Eğe kemiğinin özelliği eğri olmasıdır ve eğer düzeltilmeye kalkılırsa kırılır. Kadını da o eğri hâliyle muhafaza etmek ve doğru yolda götürmeye çalışmak esastır. Eğer Resûlullâh (s.a.v.) anlatmasa ve biz de o şekilde tanımasak, düzeltmek için uğraşırız. Hâlbuki bunun bir faydası yoktur. Nebî (s.a.v.) Efendimiz’in, hepimizin başının tacı olan, şefaatine muhtaç olduğumuz muhterem Hz. Âişe (r.anhâ) Vâlidemiz için söylediği söz ortadadır. Bu, kadının fıtratı ile alâkalı bir durumdur; -hâşâ- onun aşağılanması gibi düşünülemez.
Resûlullâh (s.a.v.), değil kadını; hiçbir mahlûku aşağılamamıştır. Resûlullâh (s.a.v.), kadının fıtratını tarif etmiştir. Bu ifadeyi kullananların, bunun ne mânâya geldiğini düşünmeden söyledikleri anlaşılmaktadır. Allâh’ın Resûlü (s.a.v.), nasıl olur da Allâh (c.c.)’un yarattığı bir mahlûku aşağılar, onu küçük görür? Resûlullâh (s.a.v.), canlı veya cansız hiçbir varlığı aşağılamamıştır.
(Misvak Neşriyat, Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, s.250)