Dil, ciddi olsa da olmasa da şaka yaparken haddi aşmaktan, insanlarla alay etmekten ve lanet etmekten muhafaza edilmelidir. Çünkü bunlar insanı yüzsüz yapar ve heybetini yok eder. Korku ve yalnızlığa sebep olur. Ayrıca gönülleri de incitir. Bunlar düşmanlığın, öfkenin ve arkadaşlığın bozulmasının da başlangıcı olur. Kalplere kin tohumları eker.
Hiç kimseyi alaya alma. Seninle dalga gecene karşılık verme.
“Başka bir söze geçinceye kadar ondan yüz cevir.”( En’am, 68) Boş bir şeye rastladıklarında vakar ile (oradan) geçip giderlerden ol. (Furkan, 72)
Öz olarak dilin afetleri bunlardır. Sana yardımcı olacak şeyler, uzlete çekilmen ve zaruret hariç susmayı tercih etmendir. Ebû Bekir Sıddık (r.a) zorunlu kalmadıkça konuşmamak için ağzına taş koyardı. Ve dilini göstererek derdi ki: “İşte bu, beni varılacak yere götüren şeydir.”(Şârih)
Dilin kötülüklerinden bütün gücünle sakın. Çünkü, dünya ve ahirette helak olma sebeplerinin en kuvvetlisi dildir.
Allâh (c.c.)’ın yarattığı bir hayvana veya yiyeceğe veya bir insanın şahsına lânet etmekten sakın. Kıble ehli olan bir kimsenin de şirkine, küfrüne veya münafık olduğuna hükmetme. Şüphesiz ki sırlardan (insanın içinde gizlediklerinden) ancak Allâh Te’âlâ haberdardır. Bunun için Allâh (c.c.) ile kul arasına girme. Kıyamet günü “niçin filan kimseye lanet etmedin, niçin o kişi hakkında sustun?” diye sorulmayacaktır.
Ayrıca bir ömür boyu iblise lanet etmesen, onun adını anmasan ve kıyamet günü bundan dolayı sorguya çekilmezsin. Ama Allâh Te’âlâ’nın yarattıklarından birine lanet edersen, işte o zaman hesap sorulur.
(İmam Gazali, Hidayet Rehberi, s.136-137)