Haccın Fazileti
Haccın Fazileti başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Said b. Museyyeb (r.a.)’dan naklen, Resûlullâh (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu anlatılır: “Allâhü Te’âlâ, üç kimseyi, bir hac sebebiyle cennete koyar. Şunlardır: Haccı vasiyet eden, bu vasiyeti yerine getiren, bir de namına hac yapılan. Umre ve cihat da aynı şekildedir.”
Abdullah b. Abbas (r.a.)’in şöyle dediği anlatılır: Resûlullâh (s.a.v.) ile Mina’da bulunuyorduk. Yemen’den bir heyet, Resûlullâh (s.a.v.)’e geldi ve: “Analar ve babalar sana fedâ olsun, bize haccın fazîletini anlat.” dedi. Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim olursa olsun, hac ve umre niyeti ile evinden çıktığı vakit, adımlarını kaldırıp indirdiğinde ağaç yaprakları nasıl dökülürse, onun günâhları da öylece dökülür. Medine’ye geldiği, selâm vererek benimle musafaha ettiğinde, melekler de selâm verip onunla musafaha ederler. Zülhuleyfe’ye gelip yıkandığında, Allâhü Te’âlâ onu, günâhlarından temizler. İki yeni elbise giydiği vakit, Allâhü Te’âlâ onun iyiliklerini yeniler. “Lebbeyk, Allâhümme Lebbeyk” (Emrine geldim, Allâh’ım emrine geldim) dediği zaman Rabbi: “Lebbeyk ve sadeyk” (sözünü duyuyorum, sana bakıyorum) cümlesi ile karşılık verir.
Mekke’ye girip tavâf ettiği, Safa ile Merve arasında sa’y ettiği zaman, Allâhü Te’âlâ ona çok hayır ulaştırır. Arafat’ta vakfeye durdukları, seslerini yükselttikleri zaman, Allâhü Te’âlâ yedi semânın meleklerine, onları överek gösterir. Şöyle buyurur: “Meleklerim, semalarında sakin duranlar, kullarımı görmüyor musunuz? Uzak yerlerden saçları dağınık, toz toprak içinde bana gelmişler. Mallarını harcamışlar, bedenleri yorulmuş. İzzetime, celâlime yemin olsun; onların kötülerini de iyilerinden dolayı bağışlayacağım. Analarından doğdukları günkü gibi, günâhlarını bağışlayacağım.”
Şeytan taşladıkları, başlarını tıraş ettikleri, Kabe’yi ziyaret ettikleri zaman, Arş’ın içinden şöyle bir nida gelir: “Bağışlanmış olarak dönünüz, iyilikler işlemeye bakınız.”
(Ebû’l Leys Semerkandî, Tenbihü’l Gafilin Bostanü’l Arifin, s.569)